Bölüm 31

40 6 0
                                    

Bu saatte kim olabilirdi ki ? Bir yandan mektuba bir yandan da kapıya bakıyordum. Sanki kapı anahtarla açılmak üzere gibiydi. Mektubu bir kenara bıraktım ve elime ilk gelen, sert olan süpürgenin sapını aldım. Oraya doğru yürüdüm.Kapının arkasına geçtiğimde girecek olan kişiye direk o sopa ile vurmayı düşünüyordum.
Ki bunu yaptım!
" DUR DUR, NE YAPIYORSUN DELİRDİN Mİ ? " dedi giren ses. Enes. Vurduğum kişi Enesti. Eğilip ona baktığım da kolunu acıyla tutuyordu.

Aferin Elçin. İyi halt ettin...

" Ya sen harbiden manyaksın! Neden hem zil çalıp sonra anahtarla giriyorsun ? Gece gece ödümü kopardın. " diye söylendim. Sonra o da doğruldu. Ama sanırım biraz sert vurmuştum. Yüzünü buruşturdu.
" Acıdı mı? " diye sordum yavaşça koluna tutarak.
" Önemli mi? " dedi o da soruma soru ile karşılık vererek.
Kafa salladım.
Gözleri bir yandan hüzünlü bir yandan da heyecanla bakıyor gibiydi.
" Sen iyisin dimi? " diye sordu bir anda.
Neden sorduğunu anlamasam da
" İyiyim " diye cevap verdim.
İçeri salona geçtiğimiz de etrafa bakınırken gördüm onu. Sonra mektuba uzunca süre baktı. Araya konuşarak ben girdim.
" Şey, bu, mektup poşetteydi." dedim ona uzatarak. En azından doğruyu söylemiş oldum. Belki de bu ona aitti.
Elimden alarak bana baktı.
" Ben de bunu arıyordum her yerde. Demek ki unutmuşum." dedi sakince. Sonra pantolonunun cebine koydu mektubu. Sanki şimdi ikimizde bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyormuşuz gibiydi.
" Gidecek misin?" diye sordum bir yandan yatacağım yeri hazırlarken. O da diğer uca geçip bana yardım etti.
" Gideyim mi? " dedi soruma soruyla karşılık vererek.
" Saat geç oldu sanki yani, yine de istersen git tabi zorla tutan yok." dedim. Hem istiyor hem de umursamıyor gibi olmuştu. Güldü. " Gitmemi istemiyorsun o zaman kalayım." dedi. Tabiki de öyle bir şey olmadığını söylesem de gülerek geçiştirdi. Sonra birlikte ortalığı düzenledik.
" Bu gecelik sadece, katlanabilirsin herhalde bana" dedi yanıma doğru gelip, sırtını duvara yaslayıp uzanırken. Bense çaprazındaydım.
" Alttan alttan laf atılmasını hiç sevmem." dedim net çıkan sesimle. Hem telefonuna bakıp hem de benimle konuşuyordu.
" Ben de hiç sevmem, net olunmamasını." dedi son kelimeleri vurgulayarak. Öyle, sustum. Biraz sonra etrafa bakınırken Enesin öyle oturarak, gözlerini kapatıp uyuduğunu gördüm. Koluna hafifçe dokunduğum da gözünün birini kısarak açtı.
" Uyusana kızım hayırdır? " dedi uykulu sesiyle.
" Uyuyamıyorum." dedim sıkılarak.
Onu uyutmamak için elimden geleni yapıyor gibiydim. Tekrar koluna dokundum.
" Hem ben seni tanımak istiyorum. Yani kim olduğunu."
" Kimsin sen Enes?"
" Gerçekten nasıl birisin? "
Sorularımı öylece boşa sorarken bıkmış şekilde gözlerini açtı. Sorularımı duyduğunu söyledi.
" Beni tanımak istemezsin. Gerek yok. Boş beleş biriyim işte. Uyu artık. " dedi sertçe. Ve daha fazla kafama takıldı bu. Kafamı yorgana koyup uzandım. Pek rahat olmasam da sabaha çok bir vakit kalmamıştı zaten. Bu yüzden birkaç saatte olsa uyumalıydım. Gözlerimi kapattıktan sonra annemi, babamı düşünerek uykuya daldım.
Gözlerimi hafifçe açtığımda yüzüne güneş ışığı çarptı. Açtığım gözlerimi tekrar kapatacaktım ki yanımda uzanmış, benim de elimin onun üstüne olduğunu görünce birden ayağa kalktım. O da böylece uyanmış oldu.
" Niye yanıma doğru uzandın hey Allahım yarabbim! " diye söylenirken o da üstünü başını düzeltiriyordu.
" Gece hiç öyle söylemiyordun ama?" dedi sırıtarak. Ters bir bakış attım.
" Bu arada bugün klüpte parti tarzında etkinlik olacakmış tahmin ettiğin gibi herkes orada olacak ve biz de. "
İkimizde başka işlerle uğraşırken ben birden yanına gidip elimle yüzünü kendime çevirdim. Sertçe konuşmaya başladım.
" BAK ENES, BEN HERKES DEĞİLİM. BANA EMİR VEREMEZSİN. AYRICA HER ŞEYDEN NEDEN SON DAKİKA HABERİM OLUYOR? " dedim.
" Sana emir vermek ne münasebet Elçin hanım! Ayrıca zorundasın her gün hatırlatmam mı gerekiyor keyfi değil ZORUNLULUK böyle olmamız." dedi alttan alttan laf sokar gibi.
" ANLADIK! ZORUNLULUK. TAMAM. " dedim hızlıca çantamı alıp kapıya yönelirken. Peşimden geldiğini anlasam da umursamadım. Evet hareketlerim belki çocuk gibiydi ama ona tam güvenecekken kendi kendine elleriyle beni itiyordu sanki.
" Nereye?"
" Hey sana diyorum! "
Tek cevabım " SANANE " idi.
Kolumu tuttuğunda açtığım kapıyı kapattı.
" GERÇEKTEN YETER ELÇİN." dedi katı sesiyle. Ona döndüm bağırdım. Tutamadım kendimi.
" DİMİ ENES, BENCE DE YETER. ZORLAMAYA GEREK YOK. BEN SANA GÜVENMEYE ÇALIŞTIM, KAÇ GÜNDÜR ÇABALIYORUM. DİYORUM Kİ BELKİ DE YANILIYORUMDUR BELKİ DE O İYİ BİRİDİR. AMA SONRA SEN NE YAPIYORSUN? ELLERİNLE BENİ İTİYORSUN. " parmağımla koluna dokunarak belirttim.
" SEN YAPIYORSUN. SEN BENİ BÖYLE DAVRANMAYA İTİYORSUN. ŞU HALİME BAK YA? KENDİME BİLE YARARIM YOK. NE YAPTIĞIMI FARKINDA DEĞİLİM. NASIL BU HALE GELDİM BİLMİYORUM. DENGEM BOZULDU ENES. ANLADIN MI? "
Susmuş, gözlerimin içine bakarak beni dinliyordu dikkatlice. Ne diyeceğini düşünüyor gibiydi.
" Bana güvenme. " dedi. " Sen de anlamıyorsun hiç beni. Anlayamazsın da zaten. Benim dengem bozulmadı mı sanıyorsun? Öyle bir ikilemdeyim ki bilemezsin. Hem benim sana, neyse önemi yok." diyerek sözünü bitirmeye çalıştığında aynı şekilde gözlerine bakarak devam etmesini söyledim.
" Benim sana? Ne, devam et. "
Derin bir iç çekti.
" Benim sana bakmamak için, gözlerinle gözlerimizin buluşmaması için, sana bağlanmamak için verdiğim çabayı bilemezsin." dedi yavaşça.
O an kendimi hem üzgün hem mutlu hem karmaşık hissettiğim anlardan biriydi. Belki de bazı şeyler imkansızdı.
Kafamı bir sağa bir sola salladım.
" Hayır "dedim." Bu da senin hatan. Bu da senin yüzünden. Bana hiçbir şey anlatmıyorsun. Ne sorunun var bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum Enes. Güvenemiyorum. Çünkü biliyorum, sen ve ben, bizden olmaz. Sevmemeliyiz. Çok bambaşkayız. " dedim titreyen sesim ile.

Karanlık Gecenin Aydınlık SabahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin