- Bölüm 22 -

34 6 0
                                    

BÖLÜM ALINTISI : " Umut da vermiyorsun ama hala benimle konuşmayı da kesmiyorsun. Yapma bunu, bana aşık olduğunu düşündürtme."

Gecenin karanlığında kendime soruyorum : Ben neden sürekli belayı çekiyorum? Neden normal bir hayatım yok. Neden sürekli aksilikler beni buluyor? Cevabını bulamadığım sorular içerisinde kafayı yiyorum.

Tanımadığım bir adam. Tam karşımda. Ama sanki o da endişeli gibi. İkimizde ne olduğunu, neden burada olduğumuzu bilmiyoruz sanki.

Hiçbir şey olmamış gibi,  sanki onu hiç görmemişim gibi tekrar arkamı döndüm,yavaşça yürümeye başladım. Hala bana bir şey yapmadığı için şanslıydım belki de.

Arkamdan seslendi.
" BU SAATLERDE BİR DAHA BURADA DOLAŞMA! " 

Durdum. Gülmeye başladım. Sinirlerim bozulmuştu.

" Hayırdır kimsin lan sen ? " dedim sertçe. İçimden başka Yağmur çıkmıştı.

Bana doğru yürüdü. Ben de aynı şekilde ona doğru adımlarımı attım. Korkmuyordum. Korkmayacaktım da.

" Kim olduğumdan sanane. " dedi.
" O zaman burada olmamdan da sanane" diye cevap verdim yalandan bir gülümseme ile.
Daha sonra yoluma devam ettim.
" İYİLİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ, YİNE YARANAMIYORUZ KARDEŞİM YA !" diye bağırdı peşimden. Ama duymazdan geldim. Mümkünse kimse artık iyiliğimi düşünmemeliydi.

Oradan uzaklaştım ve eve geldim. Kapının önünde bir not vardı. İlk olarak görmezden geldim, başıma yine bir bela almak istemiyordum. Sonra merak ettim. Üstünde Tolga' dan olduğu yazıyordu.
En sonki konuşmamız iyi bitmemişti. Hızlıca notu açtım.

" Adnan ortalıkta yok, dedem arayıp sormuyor, biz onu arayınca bile doğru düzgün konuşmuyor, gizliden gizliye bizi takip eden, notlar gönderen birileri var. Sence de bu saçma değil mi? Hala benimle birlikte gerçekleri bulmama konusunda kararlı mısın? " yazıyordu notta.

O kadar uykum gelmişti ki şu an bunu düşünecek durumda değildim. Yarın sağlam kafa ile mantıklı karar verecektim.

Yatmadan önce telefonumu elime alıp Tolgaya mesaj attım :
" Düşüneceğim , sadece bana biraz zaman ver,
lütfen... "

Üzerime geceliklerimi giyip kafamı yastığıma koydum. Yatağım pencerenin yanındaydı. Gökyüzünde ki ayı görebiliyordum. Orayı öylece izleyerek derin bir uykuya daldım.

Sabah saat 12 civarıydı. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar uyumuştum. İlk olarak yüzümü yıkadım. Üzerimdekileri pijamaları çıkarıp yeni kıyafetler giydim. Saçımıda öylesine gelişigüzel topladım. Zaten öylesine topladığımda hep daha güzel oluyordu.

Gün içerisinde telefon çok aklıma gelmezdi. Ama Eceyi o kadar ihmal etmiştim ki bugün onunla konuşmak istiyordum. Hemen onu aradım.

Ece : Yağmur, iyi misin?

Sesi tuhaftı. Endişeli gibiydi.

Yağmur : Ece çok özür dilerim ben. Seni hiç arayıp soramadım kendi derdime düştüm.

Ona kendimi affettirmem gerekiyordu galiba.

Ece : Kızım saçmalama haklısın. Şey sen nasılsın?

O kadar anlayışlıydı ki onu çok seviyordum.

Yağmur : İyi işte ne olsun. Asıl sen nasılsın?

Emin olun çoğu iyiyim diyen insanlar aslında iyi değildir.

Ece : Yani bir sorun yok öyle mi?

Karanlık Gecenin Aydınlık SabahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin