✧・゚: *✧・゚:* 1🍓 *:・゚✧*:・゚✧

5.6K 321 248
                                    

Yine yapmıştım yapacağımı. Her yerim kaşınırken hastaneye yetişemeyeceğimi anlamıştım. Nefes almam da gittikçe zorlaşırken birilerini bulma umuduyla gözlerimi etrafta gezdirdim. Nasıl göründüğüne hiç dikkat etmediğim kişinin yanına adımlayıp omzuna dokunduğumda diyebildiğim tek şey "Bakar mısınız? Birazdan... Bayılacağım. Tutun beni olur mu?" olmuştu. Devamı ise karanlıktı.

🍓

Gelen birkaç sesle uykumdan sıyrılmaya başladığımda kaşlarımı hafifçe çattım ve yerimde kıpırdandım. Gözlerimi açtığımda direkt nüfuz eden parlak ışık bana engel olmuştu. Elimi yüzüme tuttuğumda biraz alışmayı bekledim. Tamamen alıştığımdaysa etrafımı incelemeye başlamıştım. Acil yataklarından birinde olmalıydım. Elimde bir serum ve yüzümde de oksijen maskesi vardı. Etrafım perdelerle çevrili olduğu için etrafta kimin olup olmadığını da göremiyordum.

En son birinin kucağına yığılmış olmalıydım. Yani insaflı biriyse öyle olmuş olmalıydı, değil mi? Beni tutmuş olmalıydı. Kabul ediyorum, bu biraz utanç vericiydi ama o an yapacak başka bir şeyim de yoktu.

Hastaneden ne zaman çıkacağımı ya da birinin beni ne zaman kontrol edeceğini düşündüğüm an sanki aklımı okumuş gibi biri girmişti perdeden içeriye. Acaba bir ihtimal kucağına bayıldığım kişi bu olabilir miydi? Kısa bir an onun olmasını çok içten bir şekilde diledim. Galiba ilk görüşte aşık olmuştum!

"Oh, uyanmışsın." Bir insanın sesi bile yakışıklı olur muydu? Kendi düşüncelerime kızarırken ufakça öksürdüm ve oksijen maskesini yüzümden çektim.

"Evet. Şey, siz kollarına bayıldığım kişi misiniz acaba?" Gözlerimi kaçırarak sorsam da gülümsediğini göz ucuyla görebilmiştim.

"Chan. Bang Chan."

Anlamayarak kaşlarımı çattım. "Hm?"

"Adım, Chan. Memnun oldum, Minho. Adını kimliğinden öğrendim. Çantanı karıştırdığım için üzgünüm ama kayıt işlemleri için gerekliydi."

Bu kadar hızlı konuşmasına gerek var mıydı? "Oh, so-sorun değil. Ben de memnun oldum."

"Ben hemşireyi çağırayım en iyisi." deyip gittiğinde şaşkınca arkasından bakmıştım. Affedersiniz ama... Tam anlamıyla düşmüştüm. Bu adamı fazla yakışıklı olduğu için bir yerlerde falan saklamalılardı! Ya da bir müzeye heykel diye koysalar kimse gerçek bir insan olduğuna inanmazdı. Kendinden haberi var mıydı?

2 dakika sonra bir hemşire yerine doktorla geldiğinde dikkatimi oldukça naif görünen genç adama vermiştim. Yuvarlak çerçeveli gözlüklerinin arasından elindeki dosyada bir şeyler yazarken oldukça şirin bir görüntü veriyordu.

"Merhaba. Öncelikle, geçmiş olsun. Ben Kim Seungmin." Kısaca selam verdikten sonra devam etti konuşmasına. "İlk başta neler olduğunu anlayamadık ve bu bizi büyük bir paniğe yönlendirse de belirtileriniz alerjik özelliklere işaret edince -maalesef ki- tahmini bir tedavi uygulamaya karar verdik. Neyse ki durumunuz şu an gayet iyi. Buraya getirilmeden önce ne yemiştiniz Bay Lee?"

Sorusuyla gözlerimi bir Chan'a bir de genç doktora yönlendirdiğimde "Çilek." cevabını vermiştim.

"Peki alerjiniz olduğunu biliyor muydunuz?" Bay Kim'in sorusuyla Chan kıkırdarken onun bu kadar zeki olmasına hayret etmiştim. Sonuçta ona bayılacağımı söylemiştim ve söyler söylemez de bayılmıştım. Anlamış olmalıydı.

"Evet." Cevabımla kaşları çatılan doktor birkaç saniye duraksadı.

"Iı... Bu garip? Neden böyle bir şey yaptığınızı sorabilir miyim acaba?"

İçimdeki suçluluk duygusuyla parmaklarımla oynamaya başladım. "Çileği çok seviyorum. Alerjim olduğunu bilmeme rağmen bazen gerçekten dayanamıyorum. Özür dilerim."

"Bu durumda ne gibi tehlikeler altında kaldığınızı da biliyorsunuzdur o zaman. Yaptığınız şey gerçekten riskliydi, Bay Lee. Umarım bunu bir daha tekrarlamazsınız. Alerjiler bizlere basit şeyler olarak görülebilir ancak bazıları -özellikle sizinki gibiler- ölüme kadar gidebiliyor. Lütfen böyle bir şeyi bir daha yapmayın."

Açıkçası, bunlar çilek yediğim zamanlarda hastanede olunca hep duyduğum şeylerdi. Her seferinde suçluluk duyuyor ve suçluluk duymaktan nefret ediyordum. Ben de rahatça çilek yemek istiyordum, bunda kötü ne vardı ki?

"Umarım tekrarlamam."

Cevabım komik miydi? İkisi de bana gülüyordu çünkü.

"Her neyse. Evet. Serumunuz bitince çıkabilirsiniz. Geçmiş olsun tekrardan." İyi dileklerini sunup giden doktorla dakikalardır kendini tutan Chan sessiz tutmaya çalışarak kahkahasını patlatmıştı. Hadi ama!

"O kadar komik olan ne?" Gıcık olarak sorduğumda daha çok gülmüştü. Sorunu neydi bu adamın?

"Çok tatlısın."

Az. Önce. Tatlı. Olduğumu. Mu. Söyledi. O.

BANA TATLISIN DEDİ.

BANA DEDİ.

TATLISIN DEDİ!!!

Bir dakika, neden bu kadar heyecanlandım ki şimdi? Hah, gerçekten ilk görüşte aşık olmamın imkanı yoktu! Kalbim anlam veremediğim şekilde hızlı hızlı çarparken bunu sadece benim bileceğim bir şey olacağını sanıyordum. Ta ki yandaki monitörden gelen seslere kadar...

 Ta ki yandaki monitörden gelen seslere kadar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

hehehehe

merhaba 👋🏻

fazlasıyla seveceğinizi düşündüğüm bir minchan kurgusuyla geldim ve gerçekten heyecanlıyım, umarım okurken eğlenirsiniz!

beni uzun zamandır yayımlamam için ikna etmeye çalışan kenyusiimii sonunda başardın aşkım ŞQÖSŞQMDOQKDO

yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyiniz lütfen, sizi seviyorum!! diğer bölümde görüşmek üzere!!

bye bye <3333

strawberry | minchan, banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin