Geldiğimiz mekanda son ses çalan Fancy'le yerimde duramıyordum. Dans hareketlerini oturduğum yerden yaptığımda masadaki herkesin dikkati bana yönelmişti. Utanarak güldüğümde yine de yapmaya devam ediyordum. Özellikle Chan'a baktığımda beni izlediğini görmek daha da utanmama sebep olmuştu.
"Kalk da yap bari, yerinde duramıyorsun!" diye sesini duyurmak için bağıran Felix'le onu gülerek reddettim. O kadar cesaretli değildim.
Reddetmemle birlikte karşımdaki 7 kişi dans etmem için tezahürat ederken iyice utanıp ellerimi yüzüme kapattım. 7. kişi Seungmin'di bu arada. Chan onu da davet etmişti. Biz de seve seve kabul etmiştik.
Durmama rağmen onlar hala bağırırken daha fazla dayanamayıp kalktım ve dansı yapmaya başladım. Utançtan dansı biraz daha yumuşatarak yapıyordum ki diğer yerlerden de gelen tezahüratlar şaşırmama neden olmuştu. Dahyun'un rap kısmı geldiğinde artık daha alışmış durumdaydım. Ben güzelce dans ederken üzerimdeki gözlerden çok bir kişiye odaklanmıştım. Ah, siz kim olduğunu biliyorsunuz.
Şarkı sonlandığında ve bitiş pozumu verdiğimde tüm alkışların bana olduğunu bilmek beni güldürmüştü. Gerçekten, herkesin ilgisi bizim masadaydı. Kahkaha atarak yerime oturduğumda içeceğimden birkaç yudum aldım. Dans etmek yorucuydu.
"Harika dans ediyorsun!" diye bağıran Seungmin'le daha çok gülerken ona teşekkür ettim. Çok sıcakkanlı birisiydi.
Diğer arkadaşlarımdan da tebrikler aldığımda bir şey demeyen tek kişi Chan'dı. Beni gülümseyerek izlemişti, dansımı beğenmemiş olma ihtimali var mıydı ki? Yine de bunun üstünde çok durmayıp arkadaşlarımla eğlenmeye devam ettim.
Bir-iki saat sonra mekandan hafif sarhoş hallerde ayrılırken kendimi sürekli sırıtmaktan ve Chan'a bakmaktan alıkoyamıyordum. Açıkçası çok sık içen biri değildim bu yüzden korkarak çok çok az içmiştim. Hemen de çarpmıştı zaten.
Nasıl dağılacağımızı ayarlamaya çalışan Changbin'in sesini duyduğumda yerimde sendeledim. Biri beni tutmuştu ama bunun kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Kendi halime gülüyordum şimdi de. Komik bir şey yoktu ki. Bu daha komikti!
Gülmelerim artarken etrafımda olanları algılayamıyordum. Eve gitmek istiyordum. Bütün gün ayakta durmuştum, üstüne bir de dans etmiştim! Ayrıca sadece Fancy'le kalmamıştım. Yorulmuştum gerçekten. Eve gidip dinlenmek istiyordum! Beni tutan kişiye sızlanmaya başladığımda havalandığımı hissettim. Uçuyordum! Nasıl olduğunu bilmiyordum ama uçuyordum! Belki de kanatlarım çıkmıştır, ha?
Bu düşüncelerle kahkaha attığımda ve bir arabaya oturtulduğumda uçmam kesildiği için üzgün hissediyordum. Yanaklarımdan akan yaşlarla bir kahkaha sesi duydum. Neye gülüyorsa ben de gülmek istiyordum. Üzgün olmak istemiyordum.
🍓
Arabanın sallantısıyla uyuya kalan Minho'ya bakıp gülümsemiştim. Bu çocukta ne olduğunu bilmiyordum ancak beni sürekli gülümsetiyordu. Karşımda durup hiçbir şey yapmasa bile mutlu edebilirdi beni. Tanışalı 1 hafta oluyordu ancak bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar kendine çektiğini bilmiyordum.
Kollarıma bayıldığı günleri hatırlayınca hala kahkahalara boğuluyordum. Bayılacağım dedikten sonra bir anda üstüme yığılmıştı. Cidden, başka kimin başına böyle bir olay gelirdi ki? Bayılmasının şokunu bile atlatamamışken zor nefesler aldığını fark ettiğimde koşarak yakınımızdaki hastaneye yetiştirmiştim onu. O an gerçekten korkmuş ve Seungmin'i çağırmıştım aceleyle. O zaman meşgul olmadığına hala seviniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberry | minchan, banginho
Teen Fiction"Bakar mısınız? Birazdan... Bayılacağım. Tutun beni olur mu?" "Ne?" - skz #1 (111122)