✧・゚: *✧・゚:* 33🍓 *:・゚✧*:・゚✧

655 70 17
                                    

diğer bölümde yazmayı unutmuşum ama 10K OKUNMA İÇİN TEŞEKKÜRLER 😭😭😭 DESTEKLERİNİZ İÇİN MİNNETTARIM!!! UMARIM STRAWBERRY EN SEVDİĞİNİZ FICLERİNİZ ARASINDA YER ALIR VE SİZİN İÇİN UNUTULMAZ OLUR 😭😭😭❣❤💝💗💘💘💖💕

Chan'la bir otele bile geçmeden hastaneye geldiğimizde hiç de basit olmadığını anladım. Bahçede öylece dikiliyorduk şu an. Benim yüzümden. İçeri girecek gücü ayaklarımda bulamıyordum resmen. Hiç kolay değildi. Onunla öylece veda edemezdim. Hala hazır değildim. Buraya gelmek bir hata mıydı?

"Minho, girelim mi?" dedi Chan yumuşak bir sesle. Onu da bekletiyordum ama ona ihtiyacım vardı. Gitmesini istemiyordum, biliyordum bencilceydi ama ona ihtiyacım vardı işte.

Elini sıkıca tutup bir adım attım. Yavaştım ama duraksamıyordum. Odasını, katını bildiğim için direkt olarak asansörlere geçtim. Aynadan kendimi gördüğümde duraksadım. Rengim solmuştu. Daha fazla bakamayacağımı hissettiğimde kafamı çevirdim.

Sonunda asansör gelmemiz gereken katta durduğunda ikimiz de çıkmıştık. Duvarda asılı olan tablolardan hangi odaların hangi tarafta olduğuna baktıktan sonra sağa döndük. Tek tek odaların önünden geçerken ve istemsizce isimleri kontrol ederken onun adını görmemle duraksadım. Numarasını kontrol ettikten sonra derin bir nefes aldım. Gelmiştim.

Chan elimi daha sıkı tuttuğunda ona baktım. Bana buruk bir gülümseme sunduğunda aynısını yapamamıştım. Ama bana desteğini sonuna kadar hissettiriyordu. Minnettardım.

Yavaşça sürgülü kapıyı açtığımda direkt görüş alanıma giren babamla yutkundum. Henüz içeri girememiştim ama karşımda duruyordu şu an. Ve annem. Annem de yanındaydı.

"Minho." dedi gözleri direkt dolarak. Bunu duyan babamsa hemen benim olduğum tarafa bakmıştı. Beklemiyor olmalılardı.

Babam yerinde doğrulmaya çalıştığında bunu başaramamıştı. Annem de engel olmuştu zaten. Gözlerim dolarken arkama dönüp Chan'a baktım. Ne demem gerekiyordu ki?

"Oğlum," diyen titrek sesle geri babama baktım. İçeri birkaç adım attığımda Chan elimi bırakmıştı. İçeri girmeyecekti demek ki. "Geldin."

Kafamı salladım sadece. Her şey o kadar yavaş yaşanıyordu ki o an olanları kavramakta bile zorlanıyordum. 

"Seninle," dedi sesindeki yorgunlukla. "Konuşmak istiyordum." Öksürmeye başladığında annem direkt ona suyunu içirirken içimin acıdığını hissettim. O gücünden, duruşundan taviz vermeyen babam şimdi bu haldeydi. 

Suyu içtikten sonra tekrar nefes almaya çalıştı. "Oğlum ben... Senden özür dilemek istedim." dedi gözünden bir damla yaş yastığına düşerken. 

"Yaptıklarım için... Çok özür dilerim. Sana iyi bir baba olamadığım için özür dilerim. Gencecik yaşında kendi başına ayakta durmayı öğrendiğin için özür dilerim. Bunların hepsi... Bizim suçumuz. Özür dilerim oğlum, keşke böyle olmasaydı. Belki de... Böyle cezalandırıldım." Bunu demesiyle gözümden yaşlar düştüğünde gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. O böyle konuştukça içimdeki yaralar tekrar açılıyor hatta daha çok yaralanıyordu. 

"Benim vaktim kalmadı. Hatamı böyle anlayabildim ancak, özür dilerim. Sana yaşattığım şeyler için. Böyle olmamalıydı ama ben göremedim. Seni tanımadım. Tanımadık. Belki de çalışmadık. Yaptığım şeylerin farkında oldukça ve hatırladıkça vicdanım beni öldürdü her seferinde. Burada, hastanede düşünecek çok zamanım oldu. Keşke seninle de daha çok zamanımız olsaydı." Gülümsedi gözyaşlarına rağmen.

strawberry | minchan, banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin