✧・゚: *✧・゚:* 28🍓 *:・゚✧*:・゚✧

826 83 43
                                    

Bu sefer de tarih çalışmam gereken saatlerde bölüm yazıyorum galiba pişmanlık duyacağım.

Neyse aramızda kalsın.

***

"Minnie! Chan hyung!" Bize koşarak el sallayan Felix'e ben de aynı şekilde karşılık vermiş ve koşmaya başlamıştım. Arkasında arkadaş grubumuz ellerinde valizlerle gelirken Chan da onlara yardım etmişti hemen. Seungmin'le sarılırlarken ben de Felix'le sarılıyordum.

"Çok özledim seni! Hala inanamıyorum buraya geldiğime!"

"Ben de seni özledim!" deyip daha sıkı sardım ince bedenini. En yakın arkadaşlarımla sanırım ilk defa bu kadar uzak kalmıştım. Her günümüz beraber geçiyordu bizim.

Felix'le sarıldıktan sonra diğerleriyle de sarıldığımda en arkadan gelen Jeongin'e çevirdim bakışlarımı. Gülümsese de gözlerindeki ışık biraz sönmüş görünüyordu. Hemen kolumu omzuna atıp kendime çektim onu.

"N'aber yakışıklı?"

Bana gülerken saçlarını karıştırmıştım.

"İyidir, senden?"

"Ne olsun ben de işte işler güçler. Seni de dediğin gibi PEK iyi gördüm. Konuşuruz tamam mı?"

Gülümsemesi hafif solarken tekrar saçlarını okşayıp diğerlerine yetiştirdim ikimizi.

Yolda geçen günlerde neler olduğundan bahsederken Chan'ın az kalsın defilede çıkacağını söylemesiyle son ses şarkı açmıştım hemen. Sürpriz olmasını istediğimiz için söylememiştik ikimiz de. Ailesinin bile haberi yoktu aslında. Herkese sürpriz olacaktı.

Beraber şarkılar söyleyerek Chan'ın ailesinin evine geldiğimizde burada kalmayacak olsak da önce buraya getirmek istemişti Chan. Kısa sürede hayatında büyük yer edinen arkadaşlarını ve kuzenini ailesiyle görüştürmek istemişti.

Annesi ve babası bizi karşılarken herkes selamlaşmıştı. Benim geldiğim gün olduğu gibi ailesi çok sıcakkanlı davranmıştı bize, özellikle de arkadaşlarıma. Seungmin'le de ayrıca özlem gidermişlerdi ayaküstü.

Hep beraber yemek yerken ve güzel sohbetler, kahkahalar eşliğinde devam ederken Chan'ı böyle mutlu görmek çok mutlu ediyordu beni. Gözlerindeki parıltılar hiç sönmesin istiyordum.

"Bir keresinde Chan hyung, biz Hyunjin'le kavga edince alıp bizi Seul'un dışına, denize götürmüştü. Hayır, hiç araba bile geçmiyordu ki gidelim oradan. Konuşup barışacakmışız! Bizi bırakıp gitti adam ya! Hala inanamıyorum böyle bir şey yaptığına!" diye kahkahalar eşliğinde anlattığında Jisung, hepimiz aynı şekilde kahkahalarla karşılık vermiştik.

"İkiniz de en büyüğünüz olduğum için bana dert yanıyordunuz, kusura bakmayın ama çok sıkılmıştım küçük şeylerden birbirinizi kırmanızdan. Çözümü böyle buldum ben de. Barıştınız hem. Artık öyle basit şeylerden üzmüyorsunuz birbirinizi."

İkisi de ona minnettar gülümsemeler bıraktığında ellerini birleştirmişlerdi. Çift olarak gerçekten farklı bir enerjileri vardı.

O akşam mutlu şekilde sohbetler ederken saatin de geç olmasıyla geri yola koyulmuştuk. Zaten çocuklar da iyice yorgun düşmüşlerdi. Benim gözümse özellikle Jeongin'in üzerindeydi. Endişelendiriyordu beni istemsiz.

strawberry | minchan, banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin