✧・゚: *✧・゚:* 38🍓 *:・゚✧*:・゚✧

545 61 22
                                    

Aradan aylar, hatta yıllar geçerken evli çiftimiz büyümüş, gruplarına evli bir çift daha eklenmişti, Changbin ve Felix. Geçen yıl yaptıkları düğünle beraber onlar da evlenirken diğer çiftler sevgili olmanın tadını biraz daha çıkarıyorlardı. 

Hyunjin ve Jisung hedeflerine ulaşmışlar ve kendilerini müzik sektörüne atmışlardı. Jeongin, bir sürü tatlı öğrencisinin bulunduğu okulunda öğretmenliğe devam ederken fazlasıyla mutluydu. Seungmin'le bir süre önce beraber yaşamaya başlamışlardı ve buldukları her tatilde geziyorlardı. 

Minho, anlaşmasını sürdürdüğü Hwasa'nın şirketinde kariyerini devam ettirirken ününü başka bir seviyeye taşımıştı. Hala üniversite öğrencilerine eğitim vermeye devam ederken kendi adı altında koleksiyonlar çıkarıyordu.

Chan ise geçen yıl gelen bir teklifi kabul etmiş, şimdi bilinen bir eğlence şirketinde bilinen bir prodüktör olmuştu. Dünyanın her yanındaki sanatçılar için şarkılar yazmaya devam ediyor ve kendi müziğini de paylaşıyordu. 

Herkes kendi yolunda başarılı ve mutluydu. 

Minho, içeri girdiği binada müdür tarafından karşılandı. Önemli bir iş için buradaydı ve fazlasıyla heyecanlıydı da.

"Bay Lee! Hoş geldiniz efendim."

Minho, onu heyecanla selamlayan müdüre aynı şekilde karşılık vermiş ve kırklı yaşlardaki kadını takip etmişti. Beraber müdürün odasına geçerken Minho elindeki kalın dosyayı daha sıkı tuttu. 

"Bir şey alır mıydınız?" dedi müdür nazikçe. Ünlü Lee Minho'yu ağırlamaktan çok heyecanlı ve gururluydu. 

"Hayır, teşekkür ederim. Aslında bir an önce asıl konuya geçmek istiyorum. Bunlar, gerekli olan belgeler." dedi kalın dosyayı uzatıp. 

Kadın, dosyayı alıp incelerken her şeyin tamam olmasıyla gülümsedi. "Her şey tamam gibi görünüyor."

"Güzel. Peki onunla görüşebilir miyim mümkünse? Geçen hafta geleceğime söz vermiştim ancak sözümü tutamadım. Kırılmış olmalı."

"Tabii ki! Siz bahçeye geçin isterseniz, ben onu alıp geliyorum."

İkisi odadan çıkarken Minho heyecanlı bir nefes verdi. Birkaç haftadır içini kıpır kıpır eden bu his onu hep gülümsetiyordu. Önce bahçeye park ettiği arabasından hediye kutusunu aldı ve sonra da ağacın altında kalan bir banka oturdu. Birkaç dakika sonra müdür ve gelen küçük kızı gördüğünde ayaklandı ve gülümsedi.

Küçük kız, Minho'yu fark eder etmez kollarını açmış ve koşmaya başlamıştı. "Min!"

Minho, çömelip heyecanlı kızın sarılmasına karşılık verirken çok mutlu hissediyordu. Geç de olsa bu anı yaşayabildiği için minnettardı.

"Seni çok özledim!" dedi kız geri çekilirken. Minho da kalkmış ve müdüre teşekkür ederek banka oturmuştu. "Neden geçen hafta gelmedin? Söz vermiştin."

Eline hediye kutusunu alıp ona kırgın gözlerle bakan kıza uzattı. "Gerçekten özür dilerim. Çok acil bir işim çıktığı için gelemedim o yüzden sana bir hediye aldım. Umarım beğenirsin."

Küçük kızın yüzü kutunun içinden çıkan elbiseyle aydınlandı. En sevdiği renkte, sarı, tüllü bir elbiseydi. 

"Bu çok güzel! Teşekkür ederim!" 

Kız, Minho'ya sarılırken güldü. Beğenmesine sevinmişti. 

"Hana." dedi kızdan ayrılırken. Ayrıca da elbiseyi dikkatli bir şekilde kutusuna yerleştirmişti. "Aslında seninle bir şey konuşmak için geldim."

strawberry | minchan, banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin