✧・゚: *✧・゚:* 5🍓 *:・゚✧*:・゚✧

1.8K 181 94
                                    

birazcik yorum 🥺🤏🏻

🍓

Başımdaki ağrıyla yavaş yavaş uyanmaya başladığımda kaşlarımı çattım. Neredeydim? En son ne yapıyordum? Evdeydim. Eve nasıl gelmiştim? Saat kaçtı? Chan ne olmuştu? Üstümdeki kıyafetler neden bu kadar rahatsız edici gelmişti? Berem neredeydi? Levent, Ela'yı düğün günü neden terk etmişti?

Sızlanarak doğrulduğumda algılama gücüm yavaş yavaş yerine gelirken ağzımdaki iğrenç tat beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Kalkıp odadan çıktım ve karşıdaki banyoya girdim. Rutin işlerimi hallederken hala en son neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Sadece bir ara ağladığımı hatırlıyordum. Tanrı aşkına, neden ağlamıştım?

Çantamı girişte bulduğumda Soonie, Doongie ve Dori hemen ayağıma dolanmıştı. Onlara ölü bir şekilde günaydın derken telefonumu çıkardım ve saate baktım. Tanrım! Saat öğlenin ikisiydi ve ben bu saate kadar uyumuş muydum? Lütfen bir rüya olsun bu lütfen!

Bildirimlerimi ve cevapsız çağrıları kontrol ederken Chan ismimi görmemle heyecanlandığımı hissettim. Zaten kalbim de iki dakika atmasa ölürdü değil mi?

Aramalarını es geçerek mesajlarına baktığımda yüzümde bir gülümseme oluşmasına engel olmamıştım. Beni merak ettiğini ve uyandığımda ona haber vermemi söylemişti. Ayrıca geceden kalma olduğum için ağrı kesici alıp bol bol su içmemi unutmamamı da eklemişti.

Benim için o kadar uğraştıktan sonra bir de böyle düşünüp mesaj atması oldukça hoş bir hareketti, içimin ısındığını hissetmiştim. 

Kısaca ona iyi olduğumu bildirip teşekkür mesajlarımı sıralarken bir yandan da kedilerim için mama paketini dolaptan alıyordum. Bebeklerim paket sesini duyar duymaz ayaklarıma dolanıp miyavlamaya başladıklarında onlara gülmüş ve mama kaplarına ulaşıp doldurmaya başlamıştım. 

Onlar afiyetle mamalarını yerlerken yüzümdeki sırıtış ile odama yürümeye başladım. Chan sohbeti devam ettiriyordu ve tabii ki bu da çok hoşuma gitmişti. 

Mesajını yazmasını beklerken aklıma gelen fikirle ne ara uzandığımı bilmediğim yatakta doğruldum. Ona bir şeyler ısmarlamayı düşünmüştüm. Çünkü her ne kadar o, bunu reddetse de kimse kimse için bu kadar uğraşmazdı. 

Tam ona kahve içmek için bir teklif sunacakken gönderdiği mesajla şok olmuştum. Beni ofisine davet etmek istediğini söylüyordu. Bu çocuk gerçek miydi?

Hemen ona çok istediğimi söyledikten sonra kalkıp dolabımın önüne geçtim. Açıkçası bugün biraz daha koyu tonlar tercih etmeyi düşünüyordum. İlk parçam kahverengi berem olurken bir yandan da Chan'ın mesajlarını kontrol ediyordum. Ve hazırlanmaya başladım.

🍓

Chan'ın verdiği adrese geldiğimde gözlerimi yüksek binada gezdirdim. Elimdeki americano ve latte bulunduran poşetle içeri girdiğimde güvenlik görevlisine gülümsemiş ve kısaca eğilmiştim. Asansöre binip 18. kata çıktığımda içim kıpır kıpırdı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışırken duran asansörle yerimde toparlandım. Henüz 10. kattaydık. 

İçeri giren takım elbiseli adamın parfüm odası asansörü kapladığında bu çok da hoşuma gitmemişti. Bu parfümü biliyordum, kokusunu da hiç sevmezdim. Kafamı diğer yöne çevirdiğimde az kalmış olmasıyla dayanmaya çalışıyordum. Sonunda asansör durduğunda ve kapı aralandığında hızlı adımlarla çıktım. 

Adım seslerim geniş katta yankılanırken sağ tarafa yönelip 325 numaralı kapının önünde durdum. Yine kendimi sakinleştirmek için telkinler verirken derin bir nefes alıp zile bastım. 

strawberry | minchan, banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin