Yumuşak bir zemin. Ve gerçekten rahat.
Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ancak kafamı sürtmekten kendimi alamamıştım. Ayrıca hoş da bir kokusu vardı.
Kafamı hareket ettirdikten sonra her ne ise o da hareketlenmişti, kaşlarımı çattım. Gözlerim aydınlığa alışmaya çalışırken titreyerek açıldı göz kapaklarım.
Derin bir nefes aldım ve sonunda nerede olduğumun farkına vardığımda korkarak gözlerimi büyüttüm. Chan'ın yatak odasındaydım, Chan'a sarılıyordum ve başım Chan'ın göğsündeydi. Hızla geri çekilirken bakışlarımı ona çevirmiştim. Uyanıyor gibiydi ama daha gözlerini açmamıştı. Kendimi yatağın diğer tarafına çekerken düşünmeye başladım.
Dün gece en son onun uyuduğunu hatırlıyordum. Sanırım ben de uyuyakalmıştım. Nasıl bu pozisyona geldiğimizi de çok merak ediyordum açıkçası. En son o bana sarılmıyor muydu? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyordum?
Olduğum yerde etrafı incelerken Chan'ın "Günaydın." diyen sesini duymamla ona çevirdim gözlerimi.
Hala üstümdeki şoku atlatamazken gözlerimi kırpıştırdım. Saat falan yok muydu bu evde? Çok geç olduğunu sanmıyordum ama eve gitmem lazımdı. Chan uyanmaya çalışırken ben hızla yataktan çıkmış ve telefonumu bulma umuduyla kayıt odasına gitmiştim koşarak.
Bilgisayarların olduğu yerde telefonumu görmemle hemen oraya yöneldim. Saat 10'u geçiyordu. Geç kaldığım bir şey yoktu bu yüzden rahatlamıştım.
Tekrar Chan'ın odasına döndüğümde onun da kalktığını ve yatakta sanki hayatı sorguluyormuş gibi durduğunu görmek beni gülümsetmişti. Yine de toparlandım. "Chan," dedim pürüzlü sesimle. "Özür dilerim ben de seninle uyuyakalmışım."
Kaşlarını çatarak bana baktığında, "Neden özür diliyorsun ki? Dün ikimiz de çok yorgunduk. Ayrıca sana teşekkür etmeliyim, Minho. Son 7 yılda uyuduğum en huzurlu ve deliksiz uykuydu sanırım." dedi.
Ne demeliydim ki? "İşe yaramasına sevindim." 7 yıldır gerçekten doğru düzgün uyuyamamak bir kabus olmalıydı. O, bunu yaşıyordu.
"Seni evine bırakayım. Eğer zamanın varsa kahvaltıya gitmek ister misin?"
Kulağa hiç fena gelmiyordu. "Olur."
15 dakika sonra ikimiz de hazır bir şekilde evden ayrılmıştık. Yakınlarda bir yerdeki mekana giderken siparişlerimizi de vermiş bekliyorduk.
"Bugün prova var. Çok yoğun olacak." dedim gerildiğimi belli ederek.
"Moda okuyordun, değil mi?" Kısaca onayladıktan sonra devam etti. "Güzel olmalı. Ne provası tam olarak?"
Gözlerimi etrafta gezdirdim birkaç saniye. "Defile için birkaç tasarımım var. Mankenleri ayarlamalıyım. Defile 2 hafta sonra olacak. Çok bir şey kalmadı yani."
Elini ağzına götürdü şokla. "Vay canına! Çok havalı bir şey bu!"
"İstersen gelebilirsin sen de. Güzel olur. VIP koltuklardan yer ayırtacağıma emin olabilirsin." dedim dalgalı bir egoyla.
"Seve seve. Çok isterim gelmeyi. 2 hafta sonrasına defile için tüm programımı boşaltacağıma emin olabilirsin sen de."
Bu konuşmalardan sonra siparişlerin gelmesiyle ikimiz de yemeye başlamıştık. Çok acıkmıştım gerçekten. İştahla yemek yerken pek konuştuğumuz söylenemezdi. En son tüm yemekler bitip kahveleri içerken tekrar sohbetimize dönmüştük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberry | minchan, banginho
Teen Fiction"Bakar mısınız? Birazdan... Bayılacağım. Tutun beni olur mu?" "Ne?" - skz #1 (111122)