✧・゚: *✧・゚:* 26🍓 *:・゚✧*:・゚✧

817 83 99
                                    

Arkamızdan gelen sesle oraya dönmüştük hepimiz. Atölye şefi gelmişti.

"Bay Kim önce onunla konuşmaya çalıştı ama Bay Lee istemeyince ısrarcı tavrını sürdürdü. Bay Lee açıkça reddetti ama devam etti."

Bu sözlerle birlikte Jeongdam açık bir şekilde gerilirken yutkunmuştu sertçe. Ne diyeceğini gerçekten merak ediyordum.

"Ne diyorsun Jeongdam? Doğru mu bunlar?"

"Minho? Ne oluyor?"

Harika, herkes sırayla geliyordu resmen. Sıradaki kişi kimdi merak ediyordum doğrusu.

"Chan..."

Gelip elini belime koyduğunda gergin ortamdan ve özellikle benim titrememden anlamış olmalıydı bir şey olduğunu.

"Ne oldu?"

Kai atladı hemen. "Bay Bang, gelin beraber ofisime geçelim ve orada konuşalım."

Sesli bir şekilde ofladım. Daha fazla onunla aynı ortamda kalmak istemiyordum.

Atölye şefi, Chan, Jeongdam, Kai ve ben birlikte ofise geçtiğimizde hiç iyi şeyler olmayacağını biliyordum. Chan'ın hafiften tahmin etmeye başladığına da emindim ayrıca. Bence çıkıp direkt gitmeliydik buradan çünkü sevgilimin kaba kuvvet kullanacağını çok iyi biliyordum. Hayır, kesinlikle şiddet yanlısı biri değildi ama bunu yapardı.

"Minho'nun anlattığına göre, Jeomgdam Minho'ya sözlü tacizde bulunmuş ve onu rahatız etmiş. Bunun üzerine Minho da Jeongdam'a tokat atmış." dedi Kai.

Chan büyük bir hiddetle bana döndü. "Doğru mu bu? Taciz mi etti seni?"

"Doğru." dedim içime kaçan sesimle. Bunu der demez de yapışmıştı Jeongdam'ın yakasına zaten.

"Lan şerefsiz! Ne demek taciz etmek? Nasıl yaparsın lan bunu?"

Yumruk atmasına ramak kala tutmuştuk hepimiz onu.

"Chan!"

Onu kolundan sıkıca tutup çekerken Jeongdam'ı da atölye şefi durduruyordu. "Sakin ol! 

"Nasıl sakin olabilirim? Baştan aşağı titriyorsun geldiğimden beri! Ne kadar korktuğunu ben görüyorum! Bu herif, seni nasıl bu hale getirebilir! Bırak! Mahvedeceğim onu!"

Sıkı tutuşumdan kurtulduğunda tekrar saldırmıştı Jeongdam'a. Üç kişi engel olmaya çalışsak da pek işe yaramıyordu. Gerçekten çok kötü hissediyordum şu an. Baş ağrısından bayılacak gibiydim.

"Chan! Yeter! Bırak!"

Kai'nin tüm gücünü kullanarak bir kez daha şansını kullanmasıyla dövmekten kanattığı yüzünden ayrılabilmişti Chan. 

"Bırakın bırakın." dedi zayıf sesiyle gülerek Jeongdam. "Onun gücü anca bana yetiyor zaten."

"Lan seni öldürürüm!"

Tekrar atılacaktı ki tuttum yine onu. "Dur artık!"

"Jeongdam, çık git revire. Sonra da muhasebeye uğrayıp çıkışını al."

Bir şey demedi. Zaten kalkmaya çalışıyordu yerinden. Yüzü berbat haldeydi. Güldü sadece. Hiç suçlu değilmiş gibi, hiçbir şey yapmamış gibi gülüyordu hala.

Hepimiz onun çıkmasını bekledik. Özellikle yanımızdan geçerken yüzüme son kez bakmıştı. İğreniyordum sadece.

Çıkar çıkmaz yüzümü sıvazlamış ve derin bir nefes almaya çalışmıştım. Neden tüm bunlar benim başıma geliyordu?

strawberry | minchan, banginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin