Merhaba arkadaşlar. İnternetim maalesef yoktu. Bulduğum anda da bölümü paylaşıyorum. Hikayenin tamamı www.mermaridd.com sitesinde mevcuttur. Sonraki bölümü bulduğum ilk fırsatta yayınlayacağım. Keyifli okumalar!
***
Genç adam kardeşini sakinleştirmek için oldukça uğraşmıştı. Babasının hasta olmasından dolayı Akın'a onun yanına gitmesini söylerken babaannesini de küçük kızın yanına yollamıştı. Seda yatağına oturmuş genç adamın göğsünde ağlamaya devam ediyordu. Aras onu nasıl susturacağını bilmezken aklı kızında kaldı. Ecem seslerden korkmuş olmalıydı.
"Ağlama artık Seda, zamanı geri döndüremezsin."
"Nasıl ağlamayayım abi, bana sakat doğacağını, doğsa bile yaşamayacağını söylediler."
"Kim söyledi bunu?" Aras dişlerini sıkarken sakin kalmak için elinden geleni yapıyordu.
"Annem ve doktor... bana riskli olduğunu söylediler. Cenk'e bile söyleyemedim..." Kız hıçkırarak ağlarken aklına kocası gelirken başını iki yana sallamıştı. Yeni yeni fark ettiği gerçekle ağlaması daha da şiddetlenmişti.
"Sakinleş artık, ağlamak sana fayda sağlamayacak."
"Annemi görmek istemiyorum. Onu görmek istemiyorum... Abi bir şey yap, ne olur. Çok canım yanıyor."
"Tamam güzelim, zaten teyzeme gönderecektim seni. Sakinleş artık."
"Cenk duyarsa çok üzülür değil mi abi? Ona söylemeyelim olur mu? Zaten hayatını mahvettik, bırakalım uzak dursun. Annem ona da pisliğini bulaştırmasın." Aras şaşkınlıkla kardeşini dinlerken yeniden babaannesine hak vermişti. 'Bir musibet, bin nasihate bedeldir evladım!' derdi. Kardeşi annesinin zalimliğini öğrenince aklı başına gelmişti. Derin bir çekerken dışarıdan gelen araba farıyla kaşları çatıldı.
"Bu saatte kim geldi ki?" saat gecenin dördünü gösteriyordu. Endişeyle kardeşine bakarak "Sen burada bekle, ben hemen geliyorum," dediğinde Seda onu dinlemiyordu bile. Odanın kapısından çıkarak hızla dış kapıya ulaştı. Konağın dışında olan kapı lambalarının hepsi yanıyordu. Dört bir tarafı aydınlatan lambalar gece vakti bahçede oturmalarına olanak sağlıyordu. Kapıya açmak üzereyken Akın'ın seslenmesi ile duraksadı.
"Bir şey mi oldu abi? Kim geldi?"
"Bilmiyorum, umarım kötü bir şey yoktur." Aras ve Akın dış kapıyı açıp dışarı çıktıklarımda şaşkınlıkla endişeli bir şekilde kendilerine doğru gelen kıza bakmışlardı.
"Arya, senin burada ne işin var?" Genç kız yutkunarak Aras'a bakmıştı.
"Ben sen öyle telefonu kapatınca kötü bir şey oldu sandım. Siz iyi misiniz?" Aras başını iki yana sallayarak kıza kaşlarını çatmıştı.
"Bu saatte dışarı çıkmamalısın. Senin için tehlikeli olabilir."
"Aras, lütfen!"
"Biz iyiyiz, sadece aile arası tartışma oldu." Akın kızın endişeli yüzüne karşılık hafif gülümsemişti.
"Hoş geldin yenge. Gelişin vakitsiz oldu ama..." Akın'ın imalı gülümsemesi Arya'nın kızmasına neden olmuştu.
"Benimle uğraşma Akın, birine bir şey oldu sandım. Abin telefonu açmayınca bende atladım geldim."
"Bir daha gecenin bir yarısı tek başına dışarıya çıkma Arya. Üstelik buraya geldiğinden evdekilerin haberi var mı?"
"Herkes uyuyordu, Alya'ya mesaj bıraktım." Aras derin bir nefes alarak ürperen kızın omuzuna kolunu atarak "Hadi içeri girelim, gece serin oldu," dedi. Arya adamın hareketine sessiz kalsa da etrafa bakınarak kimsenin onları görüp görmediğini anlamaya çalışıyordu. O kadar korkmuştu ki hareketinin doğru veya yanlış olduğunu tartmamıştı bile. Biri görse hakkında hiç iyi olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Hata
General FictionTek yumurta ikizleri Alya ve Arya'nın hikayesi. tanıtım yakında paylaşılacaktır. Farkında olmadan hocasıyla dedikodusu çıkan Alya, bu haberi magazin dergisinden öğrenmiştir. Başta okuduklarına inanamasa da asıl tehlikenin hocasının karısından gelebi...