7|Davetsiz Misafirler

34.1K 1.7K 123
                                    

Merhabalar biraz uzun bir ara oldu lakin ancak bölüm yazacak fırsat bulabildim.

Bölüm yazmak beni bazen zorluyor ilham perilerimi kaybediyorum...

Lütfen bölüme geçmeden önce yıldızı parlatmayı ve bool bol yorum yapmayı unutmayın.

***

Ne istediler benden bilmiyorum...

Kendi halimde bir kızdım ben, çocukluğu içinde hâlâ yaşayan bir kız...

Kırık bir kız...

İlk önce aklımdan girdiler, ilk ordan başladılar her şeyi yakıp yıkmaya sonra ise kalbime. Paramparça ettiler...

Tek tek kırıp daha da ezdiler, yaktılar cayır cayır, her bir odacığına girip dağıttılar beni...

Sahi yine soruyorum kendime, ne istediler ki benden?

Aslında hiçbir şey.

Tek istekleri bir virane bırakmaktı. Bir daha toplanamayan, yıkık, dökük bir virane...

Sesleniyorum buradan size; -Eserinize dönüp bakmayı unutmayın olur mu? Bu eseri sizden iyisi yapamazdı...

Tam bir ay olmuştu bu eve geleli. Bir ayım Pars sayesinde dolu dolu geçmişti. Bana arkadaş olmuştu. Onun sayesinde dertlerimi unutmuştum.

Onunla oyunlar oynamıştık...

Boyamalar yapmıştık, birlikte mutfağa girip kurabiyeler pastalar yapmıştık.

Altı yaşındaki çocuk bana yoldaş olmuştu...

"Şura abla bu arabayı rengarenk boyasak olur mu?" Gözlerimi Pars'a çevirip boyama kitabından gösterdiği arabaya baktım.

"Olur tâbii, yardım edeyim mi bende sana?" Pars gülümseyerek başını salladığında kırmızı boyayı elime aldım.

"Babam ne zaman gelecek Şura abla,ben onu çok özledim." Pars hüzünle konuşurken bilmiyorum dercesine dudaklarımı öne kıvırdım.

"Bilmiyorum yakışıklı, baban bir şey söylemedi istersen yatmadan önce ararız babanı." Pamir Bey şehir dışındaydı. İşle alakalı olduğunu söyleyip gitmişti bir hafta önce.

"Tamam olur." Bir elini çenesine yaslayarak boyamasına devam ettiğinde bende ona ayak uydurdum.

Pars dili dışarıda hırsla boyamasını yapmaya devam ederken gözlerim duvardaki saate kaydı.

Saat sekiz buçuğu geçerken elimdeki boyayı bıraktım.

Pars'ın uyku vakti dokuzdu. Sütünü içtikten sonra uyuması gerekiyordu.

"Pars sen boyamaya devam et bende sana sütünü getireyim olur mu?" Pars başını salladığında oturduğum yerden kalkarak oyun odasından çıktım.

Holün ışıklarını yakarak mutfağa girdim. Evde bizden başka kimse yoktu. Mine ve Suna abla saat yedide evden çıkıyordu.

Mine'yle pek anlaştığım söylenemezdi. Kızda buz kütlesi kadar soğuk bakışlar vardı. Biraz burnu havada gibiydi.

Lakin Suna abla ona nazaran biraz daha sakin ve olumlu bir kadındı. Kargaşa çıkmasını istemiyordu.

Sonuçta hepimiz aynı kapıdan su içiyorduk.

KÖYLÜ GÜZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin