2

12.1K 836 1.6K
                                    

..

"siktir"

alt dudağını dişlerinin arasına alıp sıkmaya başlamıştı. ses tonu yüksek çıktığı için onu boğup neredeyse bileğini kıracak olan adam kim bilir bu sefer ne yapacaktı? derin bir nefes aldı dişlerini dudağından ayırdı ve küçük elini kapıya getirip iki kere tıklattı. tam kapıyı açıp gireceğinde kapı açılmış ve bileğini sıkıca kavrayan elle odanın içerisine alınıp sırtı soğuk kapıyla buluştu.

 daha ne olduğunu dahi anlayamayan küçük beden korkuyla gözlerini sıkıca kapatıp alt dudağını yine dişlerinin arasına almış ve kafasını da sol tarafa eğmişti. yüzünde gezinen soğuk parmaklarını hissettiğinde yavaşça araladı gözlerini. hyunjin onu kapıyla arasına almış ve yüzlerini neredeyse dip dibe getirmişti. neredeyse sıcak nefesleri bir birine çarpıyordu. minik olanın gözleri kocaman açılmış ve karşısındaki yüzün yakınlığını kestirmeye çalışıyordu. hyunjin ise eğilip onunla aynı boya gelmiş ve yanağını elinin tersiyle okşayıp yüzünü inceliyordu en çok dikkatini çekende çilleri olmuştu. yüzüne çok dikkatli bakmadığı için hiç fark edememişti. adeta çilleri onu özel kılıyordu.

felix gerildiği içi nefesini tutuyor ne nefes alıyor nede veriyordu. gözleri ise hala fal taşı gibi açıktı. vücudunun da gerildiği her halinden belliydi. ne kadar hyunjin'in yüzünde maske olsa da onun sıcak nefesini iliklerine kadar hissetmişti küçük çocuk

"anlaşılan sana kuralları iyice öğretmem lazım... ilk günün olduğu için bunu görmezden geleceğim ama sadece bu seferlik.. bunu normalde yapmam."

 siyah takım elbisesiyle birlikte geri bilgisayar masasındaki sandalyesine doğru adımlayıp oturmuştu. oturduğu yerden ise felix'e doğru dönüp bacağına elini götürerek bir kaç kere elini vurdu. felix ona anlamsız bakışlar atıyordu ama hyunjin'in neyi kastettiği ortadaydı. tekrar aynı şeyi yapıp bu sefer dudaklarını da aralamıştı ne kadar maskesinin altından belli olmasa da boğuk ve sert sesinde anlaşılıyordu.

"gel"

seslice yutkunup ellerini arkasında birleştirdi ve parmaklarıyla oynamaya başladı. minik adımlarla yanına ilerledi ve çokta yakın olmayacak şekilde karşısında durdu. ilk başta bir oyun olduğunu düşüp rahatça davranıp küfürler savurmuştu fakat bunun bir oyun olmadığı artık ortaydı ve nasıl bu durumun içine düştüğünü oda bilmiyordu

sandalyesinde oturan nerdeyse aynı boyda olduğu hyunjin ile bakışları kesiştiğinde hızlıca çekip odanın içerisinde gezdirdi bakışlarını. onunla göz göze gelmek bile korkun hissettirmişti. o cidden.. fazlasıyla sert bakıyordu. bacağına tekrar elini vurmasıyla gelen ses küçük çocuk bakışlarını bacağına çevirmesine neden olmuştu. geri hyunjin in yüzüne çıkardığında bakışlarını kaşlarının havalandığını görmüştü. bu kucağıma otur anlamına mı geliyordu?

"anlamadım"

"ha"

hyunjin ona alaycı bir bakışla baktığında felix hala masum ve anlamadığını belirten bir bakışla bakıyordu. en sonunda sesli bir iç çekip küçük bedenin ince belini sağ eliyle kavrayıp onu bacağına çekip oturtturmuştu.

"senin kucağına oturmak zorunda mıyım?"

felix rahatsız olmuş gibi yerinde hareket ederken söylemişti bunu. birisinin bacağına oturmaya alışık değildi haliyle ve daha tanımadığı bir adamla konuşurken bacağına oturmakta neyin nesiydi odada yer mi yoktu sanki?

"hmm  yoksa başka bir yere mi oturmak isterdin?"

belinde olan el sıktığında yüzünü hafiften buruşturup kafasını olumsuz anlamda sallamıştı içinden ise "manyağın teki her halde" diye geçiriyordu

I can't resist -hyunlix daddykingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin