..
"vücudunu bana sunmaya ne dersin?"
söylediği şeyden sonra sırıttığı için kıvrılan dudaklarıyla yakın olduğu dudakları öpmek için yaklaşmıştı, küçük çocuk duyduklarıyla gözlerini kocaman açıp çenesini kavrayan eli ittirdikten sonra yerinden kalktı ve büyük olandan uzaklaşıp çatık kaşlarıyla baktı ona
"bu kadar korkma hem o kadar da fazla acıtmam"
söylediklerinden sonra pis bir şekilde sırıttığında küçük çocuk alt dudağını dişleyip yaşlar akan gözleriyle ona bakıyordu. bağırırsa veya kötü bir şey söylerse yine o odaya girmekten korkuyordu. bu yüzden de söylemek istediği her şeyi içine atmaya çalıştı. karşısındaki adam yavaşça üzerine adımladığında küçük olan kafasını olumsuz anlamda sallayıp dudaklarını büzdü hıçkırıklarının çıkmaması için de sürekli yutkunuyordu.. ağlaması arttığında karşısındaki adam ellerini ceplerine koyup yüzüne eğildi küçük olanın
"istemiyorsan zorla yapacak değilim ya sadece sordum hm?"
"i-istemiyorum"
"hmm o zaman sende asla buradan gidemeyeceksin anladın mı?"
"g-git"
"neden gideyim sonuçta benim evim"
"git dedim sana git! yeter artık! senin gibi bir sapığı yeterince görüyorum zaten! midemi bulandırıyorsun! yine beni o odaya kapatırsın diye hiçbir şey diyemiyorum bile sana! git artık bulaşma bana! bana dokunmanı istemiyorum! daha fazla kalbimin acıtmanı da istemiyorum sadece seni görmemek istiyorum! b-beni korkutuyorsun.. zaten h-hayatım yeterince b-boktanken birde s-senin sapıklıklarını ç-çekiyorum!"
küçük olan yaşlar akan gözlerine avuç içlerini bastırıp titreyen bacaklarıyla yere çömeldi, karşısındaki adam ise kalkmış kaşlarıyla ona bakıyordu
"kuralları unutuyorsun"
"s-sadece dokunma bana l-lütfen"
"senin gibi bir çocuğun vücudundan sanki zevk alacağımı mı sandın?"
karşısında yere çömelip ağlarken tüm vücudu titreyen çocuğa son bir kez bakıp kapıyı çarparak çıktı odadan. odasına adımlayıp iş kıyafetlerini giymiş ve bilgisayarını da çantasına koymuştu, merdivenleri inerken açılan kapıyla içeriye seo jun ve woo san gelmişti
"efendim gidiyor musunuz?"
cevap dahi vermeden kapıyı çarpıp çıktı evden, yukarıdan gelen çığlık ve kırılma sesiyle ikisi de gözlerini kocaman açıp hızla üst kata çıkmıştı. küçük çocuk titreyen elleriyle tüm masasındaki her şeyi yere fırlatmıştı, kırılan bardak ve bir kaç süs dışında onların en çok dikkatini çeken titreyen kanlı elleri ve zar zor nefes alan bedeniydi..
"felix iyi misin?!"
seo jun hızla felix'in yanına adımlayacağında woo san kolunu tutup geri çekti. küçük çocuk titreyen kanamış olan ellerini gözlerine bastırıp yere çömelmişti. yavaşça adımladıklarında yanına seo jun sırtını sıvazlamak için elini uzatacağında felix'in bağırmasıyla geri çekti elini.
"dokunmayın bana!"
"şihtt tamam sakin ol dokunmuyoruz felix"
küçük olan hızla nefes alıp veriyordu. gözlerine bastırdığı ellerini geri çektiğinde gördüğü kanla yaşlı gözleri kocaman açılmıştı. elindeki kanı görmesiyle titreyen bedenini yanında olan seo jun'un üzerine bırakması da bir olmuştu. woo san endişeyle bayılan çocuğu dürterken nu sefer seo jun sakin bir şekilde cevap vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I can't resist -hyunlix daddyking
Teen Fictionbununla baş edilebilir mi? Rahatsız olanlar okumasın! ..