..
"kimdi o velet?!"
"hmm? kimden bahse-"
"o yanındaki velet! hani sana dokunup sarılan"
"ha innie mi? o benim arkadaşım biliyor musun o cidden çok iyi bi-"
"sana nasıl biri olduğunu sormadım?! ne diye sarılıyor sana elini omzuna atıyor?! ilk günden ne bu samimiyet?!"
"bağırmasana... sadece arkadaşım işte"
"sadece arkadaşın? başka neyin olabilirdi sanıyorsun? hem ben seni okula arkadaş edin diye mi yolluyorum? okumak isteyen sen değil miydin hayırdır?"
"ama arkadaş edinebileceğimi söylemiştin?"
"yanlış söylemişim o zaman! bundan sonra kimseyle o kadar yakın olmayacaksın anladın mı?!"
"ne alaka? arkadaşım bile olmasın mı benim?! zaten sürekli evdeyim hiç bir yere çıktığım dahi yok! ne diye şimdi b-bana b-bağırıyorsun ki..."
yaşlar akan gözlerini küçük elleriyle okşayıp önüne dönmüş ve hafifçe eğilip akan burnunu çekiyordu. hyunjin ise küçük çocuğa sert bir bakış atıp sinirle arabayı çalıştırdı.
"anlaşılan yine kuralları unuttun hm?"
"ha? hayır hayır a-"
"kes sesini eve gidince konuşacağız!"
felix korktuğu için gergin bir şekilde ağlamadan durmaya çalışıyordu yerinde. camdan dışarıyı izliyor ve her eve yaklaştığında daha da geriliyordu vücudu. yanında oturan adama bakışlarını çevirdiğinde siniri hep aynıydı, çatık kaşları hep aynı yerini koruyordu. evin önüne geldiklerinde hyunjin kapıyı çarparak indi arabadan minik beden yine yerinde sıçrayıp korkarak titreyen eliyle kapıyı açmıştı. hyunjin'in arkasından küçük adımlarla giderken büzdüğü dudaklarıyla bakışlarını ayak uçlarına çevirmişti. hyunjin'in kapıyı anahtarıyla açmasından evde kimsenin olmadığını anlayıp daha da korkmuştu, en azından hyungları olsa onu koruyabilirdi diye düşündü.
hyunjin kapıdan içeriye girip salona geçmiş ve ceketini çıkartıp kravatını da biraz gevşetmişti. koltuğa yayılıp oturmuş ve dilini çatık kaşlarıyla birlikte yanağında gezdirmeye başladı. minik beden ise kafasını eğerek küçük adımlarla önüne gelip tişörtünün eteklerini sıkıyordu. felix'in korktuğunu anladığı için derin bir nefes aldı ve ince belinden kavrayıp açık olan bacak arasından dizine oturtturup sıcak nefesini boynuna vererek omzuna yasladı kafasını.
"sana başkalarının yakın olması dahi deli ediyor beni"
"ama o arkadaşımdı"
"olabilir. yine de yanında başkasını görmekten nefret ediyorum"
"ama... hem o senin hayranın ki"
"hayranım?"
"hmm tüm gün senden bahsediyor hyunjin şöyle yakışıklı böyle çalışkan şöyle işler başarmış bende onun gibi olmak istiyorum falan diyor hep"
"hmm sen ne diyorsun?"
"hiç öyle "hmm öyle mi?" yapıyorum"
"öyle değil miyim?"
"öylesin de senin neyim olduğumu sorduklarında bir şey diyemiyorum o yüzden genelde susuyorum"
"anladım. yine de bu sana yakın olmasını gerektirmiyor?"
"olmaz bir daha..."
"aferin bebeğime"
elini yanağına getirip kendisine çekmiş ve yanağına küçük bir öpücük kondurmuştu. felix'in yüzünün düştüğünü ve mutsuz göründüğünü anlayınca tekrardan araladı dudaklarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I can't resist -hyunlix daddyking
Teen Fictionbununla baş edilebilir mi? Rahatsız olanlar okumasın! ..