16

8.2K 721 2.3K
                                    

..

"s-sen sen sapıksın"

"hm? ben? sapık?"

"e-evet sana dokunmak istemiyorum yaklaşma bana"

"sapık mıyım yani ben?"

"öylesin"

küçük olan sertçe yutkunduğunda büyük olan sargılı olan kavradığı bileğini sıktı hissettiği acıyla yüzünü buruşturmuştu küçük çocuk.

"aa acıyor"

"kes sesini!"

"n-neden böyle yapıyorsun ki? hani küçük bir çocuktum ben? o zaman neden dokunuyorsun bana? sana bir zararım da yok ki.."

siyah saçlı adam kaşlarını çatıp hızla yataktan kalkıp kapıyı çarparak çıkmıştı odadan. seo jun ve woo san endişeyle üst kattan gelen hızla kapı çarpma sesini duyduklarında o tarafa endişeyle bakıyorlardı.

odasına adımladı hyunjin sinirle bilgisayarının başına tekrardan oturup işine kaldığı yerden devam etmişti. arada odaklanamadığı için masaya vuruyor ve alt dudağını emiyordu.

"sapık hah ona dokunmaya çok meraklıyım sanki velete bak!"

elleriyle siyah uzun saçlarını geriye attı sertçe kafasına baskı uygulayarak, sinirinin geçmesi gerekiyordu şuan ve sinirliyken hiç bir işine de odaklanamıyordu. alt kattaki mutfağa adımladı hızla merdivenleri inerek 

"efendim bir şey mi istemiştiniz ben ya-"

"kendim halledebilirim sen karışma"

"peki efendim"

"evinize gidin artık sizde"

"ama zaten mesaimizin başlamasına az kaldı"

"öğlen gelirsiniz"

"ama siz işe gideceksiniz felix be-"

"öğlen gelin dedim?"

"peki efendim"

kahve makinasını çalıştırıp tezgaha yaslandı. arkasından kapanan kapıyla korumaların evlerine gittiği belliydi. kahvesi demlenirken oturma odasına adımlayıp masanın üzerindeki yarım bıraktığı kitabını alıp okumaya devam etti. bir süre tezgaha yaslanıp kitabını okumuştu, olduğunu belli eden kahve makinası sesiyle makinadan fincanını alıp koltuğa adımladı. kitabına kaldığı yerden devam ederken arada bir de kahvesini yudumluyordu. sıcak kahvesinin daha yarısına gelmeden gözleri daha fazla açık kalmaya dayanamayıp kapanmıştı, oturduğu koltukta kafasını arkaya atarak gözlerinin kapanmasına da izin verdi..

gözlerini araladığında yanında dizlerini karnına kadar çekip oturan ve onun yüzünü inceleyen küçük bir çocukla karşılamıştı. küçük çocuk onun aralanan gözeriyle, gözlerini kocaman açıp gitmek için yeltenmişti ama bileğinin sertçe kavranmasıyla yerinde durmuştu sadece.

"hayırdır nereye?"

uykulu sesiyle sorup göz kenarlarında gezdirdi parmaklarını

"h-hiç ben sadece hyungları bulamadım da o yüzden şey sende uyuyordun"

"hmm onları neden arıyordun?"

"şey ımm biraz acıktım"

"birlikte hazırlarız geç mutfağa onlar öğlene kadar gelmeyecek"

"gerek yok ben beklerim"

"sus da yürü"

mutfağa minik adımlarla adımlayan çocuğun arkasından gitmişti mutfak tezgahının önünde duran küçük çocuğa gözlerini devirip ince belini kavrayarak oturturdu tezgaha

I can't resist -hyunlix daddykingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin