I can't resist -hyunlix daddyking

30

..

4 gün sonra

 4gündür hyunjin eve gelmiyordu, felix zorla woo san'a arattığında da telefonun kapalı olduğu söyleniyor ve ona hiç ulaşamıyordu. o günden sonra pişman hissetmişti az da olsa söylediklerinden dolayı. akşam yemeğini yiyip üst kata odasına çıkmış ve yatağa uzanıp küçük kedisi ile oynamaya başlamıştı. gelen kapı sesiyle luncy'e beklemesini söyleyip çıktı odadan.

 yorgun, belki de günlerdir uykusuz olan gözlerle kravatını genişletirken odasına girip kapıyı kapatan adamın arkasından yürüdü hızla, kaşlarını çatıp tıklatmıştı kapısını ses gelmeyince de araladı hafifçe ve kafasını uzattı. hyunjin balkon kapısını açarken ağzındaki daha yakılmamış sigara ve düşürdüğü gözlerle ona bakıyordu.

"hayırdır?"

"neredeydin sen? ne kadar merak ettim biliyor musun?!"

"bağırmayı kes"

"tamam bağırmadım o zaman söyle neredeydin? neden gelmedin eve? hani gelecektin? neden açmadın aramalarımı?"

"canım istemedi"

"canın mı istemedi?"

"hm şimdi odana git"

"gitmeyeceğim doğruyu söyleyeceksin bana! hem çok yorgun gör-"

"bağırma diye yüz kere mi demem gerek?! seni ilgilendirmeyen şeyleri sorma demiştim sana! şimdi siktir git odandan çıkma!"

çatık kaşları ve dolan gözleriyle ardından kapıyı hızla kapatıp odasına koştu, odasına girmesiyle yatağına kendisini atıp yastığına sarılıp yüzünü bastırdı. yüzünden yaşlar akarken küçük kedisi de kafasına patileriyle dokunuyordu.

"miaw"

"i-iyiyim luncy"

hızla açılan kapısı ve kulaklarına dolan sinirli ve kalın sesle ıslak yüzünü kaldırdı yastığından.

"hayırdır kapı çarpma falan?! dört günde ne sikimi unuttun sen?!"

"y-yanlışlıkla oldu"

küçük ellerinin tersiyle kızarmış yaşlar akan gözlerini sildi ve dik dik ona bakan adama bakışlarını kaldırmadan ağlamamak için dudaklarını bir birine bastırırken okşadı minik kedisini.

"bir daha olmayacak o zaman uslu dur odanda"

"n-neden böylesin... hm? ne oldu? ne yaptım? o gün söylediklerime mi kırıldın?"

"senin söylediklerinin bir önemi mi var sanıyorsun? kırılmak falan hah"

alay edercesine bir sırıtış takınıp arkasını dönmüştü odadan çıkmak için

"hiç yok mu?"

"yok"

"peki..."

"kuralları bir daha düşün sana yeterince taviz verdim"

kapısını çarparak çıktığı odadan arkasında sinirli ve gözleri yaşlı bir çocuk bırakmıştı

"piç herif cidden bir canavarsın!"

kapı kulunun oynamasıyla gözlerini kocaman açıp kedisine sarılmıştı fakat elinde tepsiyle giren woo san ile derin bir iç çekti.

"ohh hyung korkuttun beni!"

"üzgünüm efendim size tatlı getirmiştim"

"tatlı mı?"

"hm hwang bey getirdi"