29. Bölüm

139 22 8
                                    

Not; Nihayet, diyeceğiniz bölümlerden biri daha 👌🥰😎
-
-
-
Keyifli okumalar :)

29. Bölüm

-Harun-

"Kızlar niye birlikte hazırlanmak istedi ki?" Planda bu yoktu ve Nazlı asla spontane yaşayan biri değildi. Durum canımı sıkmıştı.

"Kız oldukları için olabilir." Dedi Barış umursamazca. "Tuvalete falan da hep beraber gidiyorlar."

Güldüm. Nazlı'nın o kızlardan olmadığı kesindi. Hem hazırlanacak ne vardı? Hep gördüğümüz arkadaşlarımızla olacaktık. Ayrıca, Nazlı'da hazırlanacaklardı. Saate baktım. 18.00 di. Bu saatte o mahallede yürüyecek olmalarından dolayı rahat değildim. Göğüs geçirdim. "Bu kadar rahatsızsan ara sevgilini,"

"Yok ya," dedim. Yanında Eylül vardı. Son zamanlarda o kadar dip dibeydik ki, kendimize ait zamanları yok etmiştik. Onu daha fazla boğmak istemiyordum. Ama... O mahalle de o kadar tekinsizdi ki!

"Ara da kurtulayım şu nevrozlu hallerinden." Dedi Barış yalvarırcasına. Birkaç nefes kendime hakim olduktan sonra telefonu çıkarmıştım ki kapı çaldı. Tuttuğumu bile fark etmediğim nefesimi bırakırken Barış kapıyı açtı.

Vücudumdan bir elektrik akımı geçmiş gibi titredim. Hafif bir makyaj yapmıştı ama o kadar yakışmıştı ki. Üzerinde göbeğini açıkta bırakan çiçekli bir büstiyer vardı. Saçlarını başının tepesinde özensizce toplamıştı. Ayakkabılarını çıkarmak için arkasını dönüp eğildiğinde büstiyerin belini çapraz kesen kumaşlarını gördüm. Kalktığında ise... Bel gamzesi mi vardı onun?

Uçları püsküllü dar paça kotunun altına siyah terlikleri giyerken yutkunmaya çalıştım. Bu kadar özensiz olup nasıl bu kadar güzel olmayı başarmıştı? Gözlerimi alamıyordum adeta. Elindeki tatlı kutusunu Barış'a verdiğinde oturduğum yerden kalktım. Beni çarpan bu küçük cinle bu gece işimiz vardı. Kendimi toparlayıp ona gidiyordum ki beni şaşkına çeviren ve hatta dumura uğratan bir şey yaptı. "Sevgilim," dedi içtenlikle ve birden sarıldı. Yanağıma kısa bir öpücük bıraktı şaşkınlığımla dalga geçer gibi. Ben daha ne olduğunu anlayamamıştım ki, "Geç kalmadık umarım." Diye sordu gülümseyerek.

Boğazımı temizleyip ağzımı açtım ama Barış sözümü kesti. "Az daha gelmeseydiniz kafayı yiyecekti."

"Saat geç oldu." Dedim dudaklarımı ıslatarak.

"Saat daha 18.00" diye araya girdi Eylül."

"Evet ama 17.00, diye sözleşmiştik."

"Kızlar her zaman biraz geç kalır." Dedi Nazlı yavaşça. Şaşkın bakışlarımı ona çevirdim. Bundan hoşlanmamıştım. Hiç hoşlanmamıştım. Her ne yapıyorsa dengemi sarsıyordu. Bunu yapmamalıydı. Ama madem yapıyordu; yanımdaki duruşundan faydalanarak bir elimle belini kavradım. Sıcak parmaklarım çıplak tenine değer değmez ürperdi.

"Öyle mi sevgilim?" dedim sevecen bir sesle.

Kafa sallarken dudaklarını birbirine bastırarak gülümsedi. "Öyle." Dedi küçük bir kız çocuğu gibi. İç geçirerek gözlerimi kapattım. 'Yapma Nazlı.' Yakarışlarıma üzüldüm. Tam da şu anda ona neler yapmak geçiyordu içimden! Bilse bu kadar, pervasız ve sıcak davranır mıydı acaba?

"İtalyan mı Çin mi?" Arkadaşımın sesine minnet duyarak baktım. İçine gömüldüğüm bataklıktan çekip çıkarmıştı resmen.

"İtalyan." Dedik aynı anda Nazlı'yla. Ama bu kez ipleri elime almak adına ekledim. "Tortellini"

Bir Şansımız Olsaydı - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin