32. Bölüm

152 26 6
                                    

32. Bölüm

Geri döndüğümde tüm öfkemi ve kafa karışıklığımı susturmuştum. Harun'la ne yaşarsak yaşayalım konunun onun ailesiyle hiçbir alakası yoktu ve ben sırf Harun'a kızgınım diye onlara haksızlık etmeyecektim.

Ahu teyze ve Zeynep babaanne masayı toplarlarken Halil dede küçük kız, Beyza'yla oyun oynuyordu. Harun hemen arkamdan geldiğini hissedince canhıraş bir hisle ama tamamen kontrollü bir şekilde Ahu teyzelere yardım etmek için harekete geçtim. Harun'un bakışlarını sırtımda hissediyordum ama durmadım. Boş tepside bardakları toplayarak mutfağa geçtiğimde Zeynep babaanne içeriye yöneldi. Ahu teyze ise hafifçe elime dokunarak ona bakmamı sağlarken gülümsüyordu. "Biraz konuşalım mı Nazlı?"

Gerildiğimi hissettim. Ne konuşmak istiyor olabilirdi?

"Tabii," dedim uysal bir kedi gibi. Kadın beni mutfak masasına oturturken ikimize de birer bardak çay koydu; karşıma otururken yüzünde oldukça içten bir ifade vardı.

"Sana teşekkür ederim."

Dudak büktüm belli belirsiz. "Ne için?"

"Her şey için." Dedi kadın mutlulukla. Gözleri hafif doluydu. "Harun'un bu halleri için."

Bu halleri? Bu halleri olsa olsa benim regl öncesi gerginliğim olabilirdi. Huysuz, huzursuz... Onu böyle huysuz birine dönüştürdüğüm için bana teşekkür ediyor olamazdı. "Anlamadım." Dedim yavaşça. "Onu huysuz birine dönüştürdüğüm için bana teşekkür ediyor olamazsınız."

"Sana huysuzluk mu ediyor?" Kadın hiç beklemediğim bir şekilde güldü. Gülümsemesi bulaşıcıydı. Gülerken konuştum bende.

"Yani her zaman değil ama" kadına eğilip bir sır veriyormuşçasına fısıldadım. "Ama aslında biz pek anlaşamayız. Karşılıklı bir huysuzluk bizimkisi."

Fark etmene sevindim, dedi içimdeki tanrıça. Onun uyanık olduğunun bile farkında değildim. Kaşlarım çatılırken çayından bir yudum alan kadına döndüm. Tanrıçamla tartışacak ne halim ne de mecalim vardı.

"Bazı aşklar öyledir." Dedi kadın bilmiş bir şekilde. Sonra o da bana eğildi ve bu kez o bir sırdan bahseder gibi mırıldandı. "Ama en tutkulu olanları da onlardır."

Kanın yavaşça yüzüme tırmandığını hissettim. Ne yapacağımı şaşırarak çayımdan bir yudum alırken Ahu teyze beni utandırdığını fark edip biraz geri çekildi. Biraz sonra konuştuğunda ise asıl meseleye hiç girmediğini anladım.

"Harun'u uzun süreden sonra ilk defa bu kadar canlı görüyorum." Yüzündeki ciddiyet gerilmeme sebep oluyordu.

"Ece'yi diyorsanız..." dedim güçlükle. Söylemem ne kadar doğruydu bilmiyordum ama konu bir noktada o değil miydi zaten? "Trajik bir ayrılık."

Kadın oturduğu yerde huzursuzca kıpırdanıp kaşlarını çattı. "Trajik değildi. Korkunçtu ve buna sebep olanın Harun'un babası olması daha korkunçtu."

Duraksayarak Ahu teyzeye baktım. Boş bakışlarımı yakalayan kadın "Ah..." dedi usulca. "Harun bütün hikayeyi anlatmadı sanırım."

Bütün hikayenin, aşıkların mutsuz sonu olduğunu sanıyordum. "Sadece Ece'yi bir kazada kaybettiğini biliyorum."

Ahu teyze boğazını temizleyerek ellerine baktı. "Bunları sana hiç anlatmak istemezdim ama kocamı tanıyorum ve geçmişte olanlar da ortada." Dedi güçlükle. Sabırsızlığımı dizginlemeye çalışarak kadına baktım. "Ece'nin ailesi sıradandı. Ortalama." Ahu teyze bunu olağan bir şekilde söylerken hafifçe gülümsüyordu. "İyi insanlardı. Ece çok cana yakın bir kızdı ama kocam, Çetin... Fazlasıyla hırslı bir adamdır." Gözleri uzaklara dalmıştı. "Harun'un kendisine yakışan birisiyle birlikte olmasını istiyordu. O yaşta bile! O haldeyken dahi!" Ahu teyze sinirlenirken ben duyduklarımı idrak etmeye çalışıyordum. Klasik zengin iş adamı klişesine mi kurban gitmişti aşkları?

Bir Şansımız Olsaydı - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin