22. Bölüm

168 29 4
                                    

22. Bölüm

Şimdi idrak ediyordum. Ben Can ve Harun. Bermuda şeytan üçgenine düşmüş gibiydik. Lanet olsun. Üzerimi değiştirip lavaboda saçlarımı toplarken yanıma Can'ın gelmesiyle birlikte titredim. Bu gerçekten de oluyordu. Dünden beri o kadar aptallaşmıştım ki gelen şeyleri görememiştim. İşte tam da bundan nefret ediyordum! Eylül bir de denklemlerin saçma olduğunu söylemişti. İpleri sahibinden boşanmış atlar gibi özgürce dört nala koşmasaydım, şimdiki durumu görüp önlemimi alsaydım, deseydim ki Harun'a 'Saçmalama sen, ben ve Can aynı yerde olamayız,' deseydim acaba şimdi bu saçma durumda olur muyduk? Elbette olmazdık! Bir gün! Allah'ın cezası bir gün salıvermiştim kendimi ve olanlara bak. Tamam, ben de bir insanım. Salıvermem gerek zaman zaman ama sanıyorum o zaman bu zaman değildi. Henüz hiçbir şey belli değildi ve ben, ne kadar derin olduğunu bilmediğim bir aşkla bağlandığım adam ve eski flörtümle birlikte aynı yerde çalışıyordum.

Ah, hadi ama! Buraya ilk ben gelmiştim. Onlar ne halt yemeye buradaydılar ki?

"Tamam, artık gerçekten konuşmalıyız."

Can'ın sözleri üzerine at kuyruğumda ki ellerimi indirip ona döndüm. Haklıydı. Pekâlâ, hakkımda iğrenç şeyler düşünmüş ve söylemişti ama şu anda köşeye sıkışan bendim. Haklıydım, istediğim zaman patilerimi çıkarıp dörde bölebilirdim onu ama bir insanı belirsizliğe sürüklemek hoş değildi. Dudaklarımı birbirine bastırıp Can'a döndüm.

"Hakkımda çok çirkin şeyler söyledin."

"Çünkü sinirlendim." diye karşılık verdi. "Ona baksana." Elleriyle lavabo duvarını gösterdi. Belirli kimse olmamasına rağmen bahsettiğinin Harun olduğunu ikimiz de biliyorduk. "Harun'dan bahsediyoruz!"

"Harun iyi biri." diye girdim araya. Bir hafta öncesine kadar olan tutumum Can'la aynıydı. Hem de benzer sebeplerden aynıydı ama bir hafta da çok şey olmuştu. Harun'a benliğimi bırakıverecek kadar güvenmiyordum bende ancak güvenmeme sebep halleri vardı, ne yapabilirdim?

"Öyle mi? Onun gibilerinin nasıl olduğunu herkes bilir. Parasıyla insan satın alır onun cinsi!"

Peki ya benim cinsim? Kendimi kiralayacak kadar rezildim...

"Yanılıyorsun." dedim sertçe. Kendi adıma düşündüklerim bir yana ne onun ne de ailesinin parasına güvenen insanlar olduğunu düşünmüyordum. Can benim gibi ön yargılarının da değil öfkesinin esiriydi ama bunu anlayamıyordum. Tamam, flört ediyorduk ancak baktığında Harun'la kısa sürede yaşadıklarımla onunla yaşadıklarımı kıyaslayınca bu öfkesi manasızdı.

"Adam karşıma gelip seni önemsemediğini söyledi!"

"Ve sen de beni ucuz bir yatak arkadaşı yaptın." dedim bıçak kadar keskin, soğuk bir sesle. İrkildiğini görüp bekledim. Karşı tarafı suçlamak kolaydı. Peki ya kendi yaptıkları? "Üstelik benimle konuşurken bu barda, şu tezgâhın önünde başka bir kızı öpüyordun. Sonra o yemekhanede söylediklerin? Dün gece burada bana yaptığın muameleden bahsetmiyorum bile." Can bakışlarını kaçırırken bende ellerimi göğsümde birleştirdim. Olan onca şeyin üstüne neyin konuşmasıydı bu bilmiyorum. "Dün sen burada herkesin içinde aleni bir biçimde gece beni eve götürüp sevişeceğini ima ettikten sonra Harun beni nereye götürdü, öğrenmek ister misin?

Ailesiyle birlikte yemekteydik." dedim cesur bir şekilde. Gözlerini kaçırıp minik bir adım geriledi. Burnundan nefes verirken devam ettim. "Ardından da bir beklentisi olmadan beni eve bıraktı." Dudaklarımı ıslatıp kapıya doğru geriledim. "Onun şımarıklıklarını bilemem ama bana cinsel bir obje gibi yaklaşmadığına eminim."

"Harun senin evini mi biliyor?"

Sinirle güldüm. Takıldığı tek yer burası mıydı? İki durum arasındaki samimiyet farkını göremiyor muydu? "Can bu konuşmanın bir manası yok."

Bir Şansımız Olsaydı - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin