31. Bölüm

151 26 6
                                    

31. Bölüm

Kendime bir ders programı çıkartıp kütüphaneden aldığım kitapların içine gömüldüm. Öyle ki sabah uyandığımda kitapların üzerindeydim. Her yanım tutulmuş ve ağrıyordu. "Kahretsin." Dedim kendi kendime. Bazen kendi canıma kast ediyormuşum gibi geliyordu. Saate baktım. Henüz sabahın 07.00'siydi. Muhtemelen salakça bir pozisyonda uyuduğum için bedenim ağrılara dayanamayarak beni uyandırmıştı. Yerime geçip biraz daha uyumaya çalıştım ama nihayet derin bir uykunun kollarına kaymak üzereyken gelen bir mesajla ayıldım.

'Aile kahvaltısı. Yazlıkta. Hazır ol.

-Harun'

Demek artık uzun cümleler de yoktu. İçimin acımasına aldırış etmeksizin yatakta doğruldum. Üzülmek yoktu. Bu bir işti. O bir patrondu ve elbet emredecekti.

Duşumu alıp dolabımın karşısına geçtim. Güzel, kahvaltı için giyilecek doğru dürüst bir şeyim yoktu. Eylül'ün bana hazırlanmak için geldiğinde bıraktığı çantasından bej rengi bir tulumu üzerime geçirdim. Eylül'ün bir şey demeyeceğini biliyordum. Saçımı örüp sağ omzumdan sarkıttım. O esnada kapı çaldı. Çantamı omzuma atıp aşağı indim. Arabasına yaslanmış bir halde bekliyordu beni. Hızlıca "Selam." verip arabaya bindim. Olduğum tarafa kısa bir bakış atıp arabasına bindi o da.

"Günaydın." Sesi cansızdı.

Kafamı salladım karşılık olarak.

Dudağının içini ısırdığını görebiliyordum; nitekim gülümsememesine rağmen gamzesi çıkmıştı. Başımı elime dayayıp yolu seyrediyordum ki telefonunu araca bağlayıp play listini çalmaya başladı. Şarkılar bir süre sıradan gitti ama sıra Şevval Sam'ın, Başlamadan Bitti Aşkımız şarkısına gelince izin almadan kapattım radyoyu. Gözünü yoldan ayırmıyordu ama gerildiğini direksiyonu tutan parmaklarından anlayabiliyordum.

"Özür dilerim."

"Dilemeyin."

Ne benden özür dilemesini bekliyordum ne de böylesi bir durumda ne cevap vereceğimi düşünmüştüm ama o özür dileyince yekpare çıkıvermişti sözcük dudaklarımdan.

Onun göğsü inip kalkarken bende kendime hâkim olmaya çalışıyordum. Kontrolümü kaybetmeyecektim.

"Ben o gece için özür diliyorum." Dedi bir kez daha samimiyetle. Samimiyetine kanmaya meraklı tarafımı kınayıp toparlandım.

"Öptüğünüz için mi yoksa sonraki tavrınız için mi?" diye sordum sertçe. Ve ekledim daha gaddar bir tonda. "Çünkü ben sadece üzerime düşeni yaparak sevgilinizi oynamıştım o akşam; beni öpmeniz tamamen sizin tasarrufunuzla gelişti."

Dudaklarını bir şey söylemek istiyor gibi açtı sonra kendini ikna etmeyi başararak konuştu. "Resmiyeti bir kenara bırak lütfen."

Güldüm ama içimde keyiften yana bir tek duygu bile yoktu.

Arabayı kenara çekince tüm ipleri ele almak adına beklemeden arabadan indim. Beni taklit edip karşıma geçtiğinde aramıza hatırı sayılır bir mesafe soktum; nitekim o, mesafeyi kapatmak adına hamleler yapıp duruyordu.

"Beni dinlemen lazım."

"Buyurun." Dedim uysal bir kedi gibi kollarımı göğsümde kavuştururken. Ne kadar kırgın olursam olayım ve bu kırgınlık beni ne kadar vahşileştirirse vahşileştirsin otokontrollü davranacaktım.

Bir adım yaklaşmaya kalkınca koca bir adım geriledim kendimden emin bir ifadeyle.

"Naz,"

"Evet."

Bir Şansımız Olsaydı - TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin