39. Bölüm
Harun telefonumu açmadı. Kimi arayacağımı bilmiyordum ve içim içime sığmıyordu. Hatta içimin bir uçurumdan atlayası vardı. Ben sadece... İlişkilerini toparlayacaklarına inanmıştım ve bu yüzden Barış ve Eylül'e bir fırsat yaratmak istemiştim... Niyetim Eylül'ü kırmak falan değildi! Hele hele ihanet? Bence bu, duruma bir iki beden büyük geliyordu! Tamam haklıydı. Tepeden tırnağa haklıydı; küsebilirdi. Özrümü de dilerdim. Gocunmazdım çünkü haklıydı ama arkadaşlığı bitirmek? Minibüsten inerken yanaklarımı kuruladım. Ne var? Ben de off günü verebilirdim. Bazen benim de aşamadığım kırgınlıklarım oluyordu. Eylül... Eylül'le çok şey paylaşmıştım. Arkadaştan fazlasıydı benim için. Harun'dan bile öteydi. Eylül kendime bile anlatamadığım bir yarayı sevmişti... Genetik değildi ama o benim ailemdi. Çok mu duygusal düşünüyordum? Hayır, o beni yargılamayan, destekleyen ve seven biriydi.
Onu aradım. Telefon önce çalsa da hemen ardından meşgule düştü. Bir sonraki arayışımda ise telefon direk meşgul çalıyordu. Bu kez gözlerim dolmaktan fazlasını yaparak ardı ardına taşmaya başladı. Beni engellemişti. Ben ne yapmıştım ki?!
'İradesini yok saydın.' Dedi içimdeki Tanrıça usulca. Cevabı biliyordum. Hak da veriyordum ama kabullenmek zordu.
Eve gidip uyumak istediğimi fark ettim. Yarın ne olurdu bilmiyorum ama bugünü atlatabilmek için yapabileceğim tek şey uyumaktı; fakat lanet olsun ki bu gün iş vardı. Dudağımı ısırıp evin yolunu tuttum. Belki böylesi iyiydi. Belki çalışırsam aklım düşünemeyecek kadar çok dağılırdı ve Harun'a sarılıp koynunda saklanana kadar kendimi oyalardım.
'Yapamazsın.' Dedi gaddar Tanrıça. 'Dosya.' Diye hatırlattı bana usulca. Ayağımı yere çarptım. Her şeyin arka arkaya gelmesi şart mıydı? Belki de bu dosya işini es geçmeliydim. Eylül depreminin etkisi hala içimi sarsarken bir de Harun depremine yakalanırsam yıkılacağım muhakkaktı çünkü ama içimdeki küçük idealist bu düşüncelerimin mimarı Tanrıça'ma kafa tuttu asice.
'Bakmalısın.'
Bakmalıydım. Ama bugün olması şart mıydı?
Önce eve gidip biraz uyumak istiyordum. Biraz ağlamak, biraz çalışmak ve belki de en son dosyaya bakıp hayatımı karartmak...
Öyle yaptım. Eve gidip olduğum gibi kanepeye yığılarak sızdım. Uyandığımda ise değil ağlamaya üzerimi değiştirmeye bile vaktim yoktu. Toparlanarak işe koştum. Harun aramış ve uyuduğum için haklı olarak ulaşamamıştı ve bir de mesaj vardı.
'Barış'la konuştuk. İşler fena karışmış. Bu gece onda kalacağım sanırım.
-Harun'
Saate baktım. Daha öğlenin üçü olduğu düşünülürse bu mesaj durumun vehametini açık seçik ortaya seriyor demekti. Gerçi neye şaşırıyorsam? Eylül hayalet bir bıçak gibi ortadan biçmeye yemin etmişti belli ki hepimizi.
'Eylül'le konuştum. Bana da çok kızgın.
-Nazlı'
Bir müddet cevap bekledim ama tahmin ettiğime göre Barış'ı dinliyor ve teselli etmeye çalışıyordu. Cevap vermek için zamanı olmadığını anladığımdaysa telefonu cebime atıp şirketin yolunu tuttum.
Sıradan bir günün ortasında olmadığını biliyordum. Arkadaşım tarafından terk edilmiştim ama bugünün daha güzel ve çok daha korkunç haberlere gebe olduğunu nereden bilebilirdim? Derya hanım gelip benimle konuşana kadar elbette bilemezdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/297121241-288-k939970.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şansımız Olsaydı - TAMAMLANDI
ChickLitNaz sadece biraz kötümser, realist, biraz fazla kuralcı... İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı sürüyor aracını. Olsun, o artık liseli değil! Ün...