8.BÖLÜM: "KARANLIK"

803 43 16
                                    

Bu bölüm Ömer'e küfür ediyoruz???!!!

Gök yarıldı, i̇çinden is kokan bir duman süzüldü. Kötüler bununla beslendi, güçlendi. Bu onlar için panzehir gibiydi. İyiliğin zehrini atmak için bir yol bulmuşlardı fakat diğer taraf... iyiler... onlar bu dumanla zehirlenmiş, güçten düşmüştü.

Ben bu dumanı soluduğumda zehirlendiğimi mi yoksa panzehir mi aldığımı bilmiyordum. Kafayı yemek üzereydim, i̇nsanoğlunun böylesine acımasız olması beni gün geçtikçe tüketiyor, zehirliyordu. Panzehire ihtiyacım vardı ama bunun tek kaynağının kötülük olduğunun farkındaydım.

İç çekip düşüncelerime ara verdim ve parmaklarımı cama yasladım. Gözlerim camın ardındaki ormanda asılı kalmıştı. Kapkaranlıktı. Beyaz kar biraz olsun aydınlatmaya çalışsa da yalnızca karın beyazlığı gözüküyordu. Ormanın karanlığı hâlâ yerinde duruyordu. "Ne soğuk dışarısı." dedim camdan parmaklarıma bulaşan soğuğu Ömer'e anlatırken. "Yani buralar hep soğuk olur zaten ama bugün ayrı bir soğuk."

"Eksilerde hava." diye mırıldandı. Önündeki bilgisayarla bayağı bir bütünleşmiş gibi duruyordu. Ne yapıyorsa oldukça dikkat kesilmiş ve kendini tamamen oraya vermişti.

"Sen ne yapıyorsun?" diye sordum camın kenarından uzaklaşıp Ömer'e doğru yürürken.

Başını kaldırmadan beni yanıtladı. "İş."

"İş?" Kendini ölmüş olaran gösteren bir adam ne gibi bir iş yapabilirdi ki? Başımı salladım belli belirsiz, mutfağa doğru yürüdüm. Bana ne istersem yapabileceğimi söylemişti, tatlı yapmak istiyordum.

Kazağımın kollarını geriye doğru sıkıştırdım ve seslendim. "Hangi tatlıyı seversin?" Başını bir anlığına kaldırdı ve bana baktı.

"Tatlı mı?" Hafif şaşkın duruyordu, başımı salladım.

"Tatlı."

"Tatlı mı yapacaksın?"

"Yapmayayım mı?"

"Yap, yap." Omzunu silkti. "Sen ne istersen onu yap." Tekrardan bilgisayara döndüğünde cidden ne yaptığını merak ettim ama sesimi çıkarmadan aklımdan geçen tatlı için malzemeleri çıkardım. Ben gecenin bir vakti tatlı yaparken o dikkatle işini yapıyordu.

Ne kadar sürdü fark etmedim fakat tatlı nihayet bittiğinde tezgâha bırakıp soğumasını bekledim. Gözlerim Ömer'e kaydı. Bedenini geriye doğru yatırıp gözlerini ovuşturdu. Bilgisayarı kapatıp ayağa kalktığında üst kata çıktığını gördüm. Bir sandalye çekip oturdum ve başımı masaya koyup gözlerimi kapattım. Deli gibi uykum olmasına rağmen uyumak istemiyordum. Uyuduğumda annemi ve babamı tekrardan kanlar içinde bana el uzatırken görmekten korkuyordum. Direnip gözlerimi araladım ve başımı masadan kaldırdım. Kendime bir uğraş bulmam gerekiyordu. Mutfağın ortasında volta atmaya başladım. Ne yapıp etmeli ve uykumu kaçırmalıydım.

En son düşünce olarak Ömer'in yanına gitme fikri aklıma geldi. Uyumaya mı gitmişti? Uykusunu böler miydim? Dudaklarımı dişleyip hızlı adımlarla üst kata çıktım. Onun odasından sesin geldiğini duyduğumda kapısını tıklattım ve içeriye girdim.

Barfiks çektiğini gördüğümde ona şaşkınlıkla baktım. "Bu saatte mi?" diye bir soru fırladı dudaklarımdan. Barfiks demirini bırakmadan, "Evet." dediğinde, vay be, dercesine başımı salladım.

"Ben de yapabilir miyim?"

Durdu, demir çubuklara tutunmaya devam ederken başını hafifçe çevirdi ve yan gözle bana baktı. "Yapabilir misin?"

KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin