26.BÖLÜM: "BAĞ"

480 18 57
                                    

Paramparça hissediyordum.

İyi veya kötü. Paramparçaydım yalnızca. Zihnimin duvarları parçalanmıştı, bir ayna gibi her yere yayılmıştı.

Ömer elindeki yemek tepsisisiyle yanıma geldiğinde elimi yatağa bastırıp doğruldum ve sırtımı yatak başlığına yaslayıp ona baktım.

Bir bacağını yatağa yasladı ve tepsiyi dizime bıraktı. "Ye bunları." dedi güçlü bir sesle. Dediğini yapıp yemeye başladığımda onun gözleri yüzümden bir an olsun ayrılmıyordu. "Evlenelim." dedi birden. Çatal ağzımda kalırken kaşlarım havaya kalktı ve bakışlarım yavaşça ona döndü.

"Ne yapalım, ne yapalım?"

"Bebek doğmadan evlenelim."

"Aniden böyle...?" dedim şaşkınlıkla. Çatalı bıraktım ve tepsiyi üzerimden kaldırıp yatağa bıraktım. "Tamam." diye sessizce mırıldandım. "Evlenelim."

Uzandı ve yanağıma uzun bir öpücük kondurdu. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlerken bana bakmadan, "Seni beyazlar içinde görmek için sabırsızlanıyorum." dedi ve odadan uzaklaştı.

Bir anda...

Yüzümde aptal bir sırıtış vardı. Aceleyle karar vermişim gibi duruyordu ama haklıydı. Bebek doğmadan evlenmek daha doğru geliyordu kulağa.

❄️

"Sade bir şey istiyorsun değil mi?" diye soran Serkan'a başımı salladım. O sırada gözüm tekli siyah koltukta yayılan Yekta'ya kaydı. Elindeki çay fincanını içiyor ve bana bakıp sırıtıyordu.

"Serkan senden daha heyecanlı." dedi birden. Serkan'ın bakışları elindeki telefondan baktığı beyaz, şık elbiselerden kalktı ve Yekta'ya baktı.

"Doğru lan," dedi ve bana döndü. "Evlenecek olan insanlar kıpır kıpır olmaz mı?"

Gülümsedim ve oturduğum koltuğun üzerinde bağdaş kurdum. "Öyle mi olur?" Bana dehşet içinde baktı.

"Aren? Sen evlenmeyi istemiyor musun yoksa?"

"Ağzınızı toplamazsanız kötü şeyler olabilir." Arkamda duyduğum kaskatı sesle birlikte başımı kaldırdım ve Ömer'e baktım. Gözleri Serkan'ın üzerindeydi, söylediği şey şakasına bile olsa hoşuna gitmemişti.

Serkan onu umursamadan elbise modellerine bakmaya devam etti. Ben hâlâ Ömer'e bakmaya devam ederken, o gözlerini bana çevirdi ve elini başıma bastırıp başımı indirdi. "Boynun tutulacak."

"Obaa," dedi, Yekta. Ona ters bir bakış attığımda ağzına görünmez bir fermuar çekti ve omuz silkti. Başımı iki yana salladım.

Ayağa kalktım ve Ömer'in önünde durdum. "Biraz konuşalım mı?" Yüzümdeki ciddi ifadeyi gördüğünde kaşları hızla çatıldı, gözleri kısıldı fakat bozuntuya vermeden başını salladı. Elinden tutup onu arkamdan getirerek dışarıya çıkarttım. Soğuk hava tenime değdiğinde içimin daha fazla ürperdiğini hissetmiştim. Ömer'in elini bırakıp ona baktım.

"Bir sorun mu var?"

"O gün..." dedim güçlükle. "Yani evde patlama olduğunda. O gün o kadar askerin nasıl gözüne batmadan içeriye bomba atabildiler?"

Sert bir nefes verip eliyle çenesini sıvazladı. "Bir hainin olduğunu düşünüyorum." diye mırıldandı. Ona olan korku dolu bakışlarımı görünce ellerini omzumdan aşağıya sarkıttı ve beni kendine çekti. "Korkma, Aren. Sana bir daha bir şey olmasına izin vermeyeceğim."

KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin