13.BÖLÜM: "HASTANE"

736 36 6
                                    

Kor olan kalbim, ruhumu kirletti. Her şey silikleşti, gözlerim acıyı aktarmak istercesine yaşları doldurmuştu.

"Hayır!" diye haykırdım korkuyla, kollarımı onun bedenine sardığımda ikimizde yere düştük. Bedeninden dağılan kan ellerime bulaşırken irileştirdiğim gözlerimle onun yanaklarını tuttum. "Hayır, hayır! Ömer!"

"Siktir," dedi, Ali. İhanet ettiği abisine kısa bir süre baktıktan sonra hızla odadan çıktı yanındakilerle. Çığlığım tüm duvarları inletirken, Ömer'in gözlerinde gördüğüm o duygu dudaklarımdan acı dolu bir feryadın fırlamasına neden oldu.

"Kapatma gözlerini sakın." dedim bir yandan dişlerimi sıkarken. Yere hızla akan kanı gördüğümde parmak uçlarım uyuştu, bedenim karıncalandı. Elimi başının arkasına yerleştirdim ve bacağıma yasladım. "Yalvarırım kapatma gözlerini."

Elini yavaşça kaldırıp yanağıma dokundurduğunda dudağının bir kenarından sızan kan, kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Ölemezsin..." diye fısıldadım o yanağımdaki yaşı silerken.

"Ağlama." dedi kısık çıkan sesiyle. Dehşetle ona baktım. Ellerimi yanaklarından ayırmıyor, bir yandan onu ayık tutmaya çalışıyordum. "Ağlama, Aren." Kirpikleri gözlerine ağır ağır kapanırken dudaklarım usulca aşağıya doğru büzüldü.

Elimle saçlarını okşarken, "Seni kaybedemem." diye mırıldandım. "Beni yaşama bağlayan senken," Yüzüne doğru uzanıp dudaklarımı alnına bastırdım. "sen olmazsan yaşamı siler atarım."

"Birileri gelmeden," diye fısıldadı, dudaklarının arasından akan kan gözyaşlarımla karıştı ve bacağıma doğru aktı. "kurtar kendini." Sesi belli belirsizdi, kaşlarımı çattım. Onun başını dikkatle göğsüme yasladım ve çenemi kaldırıp gözlerimi tavana diktim.

Ölüm onun nefesindeydi. Nefesi kesilirse, ölümüm başlardı. Bedenim sarsıla sarsıla dudaklarımdan kopan acı çığlık sonrasında Ömer'in sesini bir daha duymadım.

Titreyen kirpiklerimle başımı indirdim ve ona baktım. Gözleri sanki sonsuzluğa der gibi kapanmıştı. "Ömer," dedim sertçe. "Yalvarırım, ölme." Titrek bir nefes aldım hıçkırıklarımı kesemezken.

O sırada bir ses duydum. Serkan'ın sesini. "Aren!" diye bağırdı evin içine doğru.

Sesimi çıkartamadım, yalnızca gözyaşlarımla Serkan'ı bekledim. Odaya girdiğinde gördüğü manzarayla irkilip gözlerini irileştirdi. Kanla kaplı elimi Ömer'in yüzüne tırmandırdım. Baş parmağım yanağını usulca okşarken, Serkan'ın hızla yanıma geldiğini ve Ömer'in yanına eğildiğini gördüm.

"Öldü mü?" diye sordum kısık çıkan sesimle. "Öldüyse beni de öldür." Ona bakıp acıyla tebessüm ettim. "Canım çok yanıyor, Serkan." Dolu gözlerimi sevdiğim adamdan ayırıp arkadaşıma diktim. "Sanki annem ve babam tekrar öldü, tekrar gittiler benden."

İki parmağını Ömer'in boynuna yasladı ve bana baktı dudaklarındaki küçük bir gülümseyle bana baktı. "Ölmemiş." diye mırılandı. "Polisler gelmek üzeredir."

Nasıl haber verdiğini soracak gücü kendimde bulamıyordum, dudaklarımda silik bir tebessüm oluştu fakat nabzının atışının uzun sürmeyeceğini biliyordum. Onun ifadesiz yüzüne, kapalı gözlerine tek tek baktım. "Sen ölmeyeceksin..." dedim. "Seni de kaybetmeyeceğim." Parmak uçlarım yüzüne dokunduğunda elimin ve hatta bedenimin titrediğini fark ettim. Serkan üzerindeki ceketi çıkartıp titreyen bedenime sardı.

"Sakin ol, yaşayacak."

Burnumu çekip başımı salladım, gözlerimi Ömer'in kapalı gözlerinden ayıramıyordum. Yere hâlâ kan akmaya devam ederken daha ne kadar direnebileceğini merak ettim fakat bunu düşünmek bile tüylerimi diken diken etti. Serkan ayağa kalkıp evden uzaklaştı ve bizi başbaşa bıraktı. Muhtemelen dışarıya polisleri beklemek için çıkmıştı. "Kendini bana feda etme." Biraz eğilip alnımı soğuk alnına yasladım. "Beni kurtarmak için kendini tehlikeye atma, kurşun bedenime girecekken önüme atlama, kaçarken beni kendinden önde tutma, beni her şeyden koruma." Onun duymadığını bile bile ağlayarak sarf ettiğim cümleler sonrasında Serkan hızla yanıma geldi ve bana umutla bakmaya başladı.

KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin