10.BÖLÜM: "HASTANE YOK"

786 37 10
                                    

Başıma dayalı bir silah vardı, onun kahve gözleri gözlerime odaklıyken nefesim kesilir gibi oldu.

Onun burada ne işi vardı? Beni gördüğünde çatık kaşları ve sert bakışları bir anda indi. Silahını indirmeden, silahlı eliyle başımın arkasından tuttu ve göğsüne yasladı. Bir kolu belime sarılırken benim kaşlarım çatılmıştı.

"Ne işin var burada?" diye sordum sessizce. Bana son kez sarılır gibi sıkıca sarıldıktan sonra yavaşça uzaklaştı. Kahvenin en güzel tonuyla harmanlanmış olan gözlerine baktım. "Neden buradasın, Ömer?"

"Gitmeliyiz."

"Sen gidebilirsin." dediğimde dişlerini sıkıp elimden tuttu ve beni arkasından çekiştirmeye başladı. Yatağın üzerindeki bavulu aldım hızla. Beni merdivenlerden hızla indirmeye başladığında söylenmeye başladım. "Ben seninle hiçbir yere gelmiyorum! Bırak beni."

"Boşuna inat etme, Aren." dediğinde elimi hızla elinden çekip ona öfkeyle baktım.

"Ne yapıyorsun sen ya?" Nefes nefeseydim, göğsümün altındaki organ acıyordu sanki. Yutkunup yüzümü ekşittim. "Beni evinden kovan sen değil miydin? Şimdi ne diye beni seninle götürmek istiyorsun?" Gözlerini yumdu ve bana baktı uzun bir süre. Cevap vermedi, sustu fakat gözleri öyle güzel konuştu ki, kelimelerin yetersiz kaldığını anladım. "Sen git, Ömer. Ben seninle gelmeyeceğim."

"Bunu tartışacak zaman yok, Aren. Arabaya binelim hemen, sonra konuşuruz."

Alayla güldüm. "Ölürsem bu senin suçun olmaz merak etme. Babam sırf sana bir şey dedi diye kendini benim yanımda olmak için zorunlu hissetme."

"Yürü, Aren." dedi kaskatı bir sesle. Elimi tutamayacağını anladığında parmakları koluma sarıldı ve beni hızla alt kata indirdi.

"Zorbalık mı yapmaya başladın şimdi de?" Kolumu sertçe çektim. Merdivenlerin başında dikilip hızla inip kalkan göğsümle ona baktım. Kaşlarım çatıktı, bıkmış olduğunu belirten gözlerine bakıyordum. "Gitmemi istedin, Ömer. Şimdi nereye götürüyorsun beni?"

Dişlerini sıkıp bana yaklaştı, adımları tam dibimde bittiğinde başımı kaldırıp onun öfkeye bürünen yüzüne baktım. "Aren," diye tısladı. Yüzü yüzüme tehlikeyle yaklaştı. "Onu isteyerek söylemedim, bunun farkındasın."

"Değilim." dedim ondan uzaklaşırken. Kapıya doğru yürüdüğümde duyduğum adım sesleriyle donakaldım. Kapının ardında adım sesleri duyuluyordu. "Biri var." dedim, yavaşça Ömer'e dönerken. Çatık kaşları daha da çatıldı, yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. Elindeki silahı kapıya doğrulttu ve bana bakıp fısıldadı.

"Arka kapı falan var mı?"

"Arka bahçeye açılan bir kapı var."

Başını salladı ve başıyla arkasını işaret etti. "Git oraya, kontrol et. Biri yoksa çık ve bir şekilde arabama bin. Evin biraz gerisinde." Cebinden arabasının anahtarını çıkardı ve avucumun içine bıraktı. "Git gidebildiğin kadar uzağa. Birinin takip etmediğine emin olana kadar uzaklaş, anladın mı beni?"

Dudaklarım dehşetle aralandı. "Sen ne olacaksın?"

"Beni düşünme ve git, Aren. Hadi!"

"Ya öldürürlerse seni? Gitmiyorum sensiz hiçbir yere."

"İnadın sırası değil, ölme ihtimalin var, git dedim sana."

"Senin de var." Elinden tutup ona baktım. Yutkunup arka kapıya doğru ilerledim, arkamdan geliyordu ve elindeki silah hâlâ kapıya doğru yöneltilmiş olarak duruyordu.

KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin