Korku bir yılan kadar sinsiydi. En olmayacak zamanda seni kıskıvrak yakalayıp tüm ruhunu kavrayabiliyordu. Nefes alışlarım hızlanırken korku dolu gözlerim Ömer'in, kahretsin, der gibi bakan gözleriyle buluştu, o an boydan olan camda bir tıklatılma sesi duydum. İrkilip oraya döndüğümde, esmer bir adamın parmaklarını cama yasladığını görmüş ve istemsizce bir adım gerilemiştim. Adam yüzündeki sinsi sırıtışla elini kaldırdı ve boğazını keser gibi yaptı. Yutkunup tekrar Ömer'e döndüğümde bana baktı ve hiçbir şey söylemeden bileğimden tutmasıyla beni hızla ilerletti.
Ne yapacağımıza dair en ufak bir fikrim bile yoktu fakat üst kata çıkmamızla zihnimde bir şeyler yavaş yavaş netleşti. Saklanamazdık, öyle bir imkânımız yoktu ama sanırım camdan atlayabilirdik. En fazla bileğimizi burkacağımız mesafedeydi. Bir yerimizin kırılacağını düşünmüyordum. Ben bunları düşünürken göğüs kafesimin arasına saklanan kalbim hızla atıyor ve beni zor durumda bırakıyordu.
"Ömer?" dedim nefes nefese. Endişe sesimi kısmıştı sanki. "Ne yapacağız?" Odasının önünde durdu ve sıktığı dişleriyle bana baktı dikkatle.
"Gideceksin."
"Ne?" döküldü dudaklarımdan. Gözlerim dehşetle irileşmişti, neyden bahsettiğinin farkında mıydı bu adam?
Başını salladı hızla. "Sen kaçabilirsin çünkü beni bulduktan sonra yavaşlayacaklar. En azından dene, Aren. En azından bunu dene." Bir elini enseme atıp beni kendine çekti ve alnıma dudaklarını bastırdı uzunca. Çekmeden hemen önce, "Kurtar kendini." diye fısıldamıştı.
Geceyi aydınlatan bütün ateşler söndü, içim karanlıkta kaldı. Bedenim, ruhumla beraber titrerken veda eder gibi konuşması canımın ne denli yandığını hissetmeme sebep oldu. "Sensiz olmaz. Buraya kadar yanımda eşlik ettin, peki ya şimdi?"
"Asıl senin şimdi gitmeni istiyorum, Aren. Hadi en değerli parçam, hadi güzeller güzelim... Sana güveniyorum."
Alt dudağımın titrediğini hissediyor fakat dolan gözlerimle ona bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Ellerini saçlarımdan aşağıya kaydırıp kollarımdan sıkıca tuttu ve beni odasına itti. Arkamdan gelip camdan aşağıya baktıktan sonra hiçbir şey söylemeden yine çıktı. Onun ardından kapıya bakakalırken, onun hayatının riskli bir dönemde olduğunu fark etmiştim. Tam kapıya doğru gidecektim ki, kapanan kapıdan gelen kilit sesini duydum.
Ömer kapıyı üzerime kilitlemişti.
Parmaklarım kapıya bastırılmış bir şekilde kalırken alnımı da kapıya yasladım. "Ömer," dedim yakarırcasına. "Ölmeni istemiyorum." Dolu gözlerimdeki yaşların gitmesi adına üst üste yutkunup durdum. Asit içmiş gibi acıyordu boğazım. Ne tuhaftı, daha biraz önce ondan uzak kalmaya bu kadar hevesliyken, şimdi nasıl onun yanında kalmak için yalvaracak dereceye gelmiştim?
"Git, Aren." Ve alt kapının açılma sesini duydum. Bedenim olduğu yerde sıçrarken, dudaklarım sımsıkı birbirine kapandı. "Gitmezsen seni asla affetmem." Parmaklarımı dudaklarıma kapatıp alnımı kapıdan uzaklaştırdım ve hızlı adımlarla pencerenin önüne geldim. Camı açıp bir bacağımı sarkıtırken hâlâ kapıya bakmaya devam ediyordum fakat Ömer'in uzaklaşan adım seslerinden orada olmadığının da farkındaydım. Başımı iki yana sallayıp diğer bacağımı da camdan dışarıya sarkıttım ve bedenimi yere bıraktım. Toprağın üzerine düştüğümde bacağımın acıdığını hissettim ama üzerine düşmeden ormanın içine doğru koşmaya başladım. Ömer'in evi, Ormanın ortasındaydı fakat evin etrafı daha az ağaçlıktı.
Uzaklaştıkça yüreğimdeki kor büyüdü ve her yerim santim santim ateş içinde kaldı. Elimi boğazıma dokundurup, yakan nefesimi yavaş yavaş verdim. Tekrar arkama baktığımda evden tamamen uzaklaştığımı görmüştüm. Ağlaya ağlaya ağaçların arasından ilerlerken bedenim bir elin kolumu tutmasıyla bir yere çekildi. Tüm bedenim beni ani çekişiyle sarsılırken sertçe ona çarptım. İrkilip başımı kaldırdım ve beni çeken adama baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]
RomanceBir gece ansızın kendini öldürmeye çalışan biri olduğunu fark eden Aren Kandemir, ormanın ortasında bayılmıştı. Kendisini bulup evine getiren eski askerle olan yaşam mücadeleleri hiç düşünülmeyecek bir bağı ortaya çıkardı. Bu aşk değildi. Bu aşkın...