27.BÖLÜM; "OYUN"

410 21 20
                                    

Bu bölümü lütfen şu şarkıyla okuyun.
2WEI - Catapult

Umarım beğenirsiniz, bölümü nasıl bulduğunuz hakkında yorum yapmayı unutmayın ♥️

Korku bedenimde gezindi ve en sonunda damarlarımı tıkayarak kan akışımı durdurdu. Nefessiz kaldım, boğazım yandı, gözlerim sulandı ama olmadı. Ölmedim, yaşıyorum hâlâ.

İki saattir buradaydım, belki daha fazla. Emin de değildim çünkü gözlerimi açtıktan kısa bir süre sonra havanın hâlâ aynı renkte olduğunu görmüş ve o andan itibaren zihnim benden habersiz saniyeleri saymaya başlamıştı.

Asıl garip olan kısım; bir sandalye de değil, rahat bir koltuğun üzerinde olmamdı. Ellerimde ne kelepçe, ne ip ne de zincir vardı. Buna mutlu mu olmam gerekiyordu? Hayır, bu yaşadığım her şeyden daha korkunçtu. Eğer bağlı olsaydım, içimde tek bir şüphe olurdu ama şimdi... Şimdi ne yapacağımı bilmiyordum. Büyük ve ferah bir odadaydım, odanın sonunda siyah ve kilitli bir kapı vardı. Koltuğun sağ kısmında büyük bir cam vardı ve demirlik bile yoktu.

Her şey korkunçtu. Ne yapacağımı kestiremiyordum. Yanlış olan bir şeyler vardı, yolunda gitmiyordu hiçbir şey.

En garip kısım ise... Kapının kilidinin hemen kapının önündeki kilimin altında olmasıydı.

Bu bir oyundu.

Bunu fark edemeyecek kadar aptal değildim fakat benim ne yapmamı istiyorlardı? Burada bir kameranın olduğuna emindim ama olduğunu anladığımı belli etmemek için inceleyemiyordum. Kapının yanında büyük bir masa ve üzerinde de bir sürü kâğıt vardı.

Ürkmüştüm.

Bir süredir oturduğum koltuktan yavaşça kalktım ve ağzımın içine büyük bir nefesi doldurup etrafıma baktım. Koltuk, kapının tam karşısına, odanın en başına yerleştirilmişti. Koltuğun deri minderlerinin altında da bir şeylerin olduğuna emindim.

Bakmalı mıydım emin değildim. Nefesimi sertçe verdikten sonra kapının yanındaki masaya doğru ilerledim. Beyaz duvarların önündeki ahşap masanın tam önünde durduğumda, çekmeceyi açmış ve orada bir telefon olduğunu görmüştüm. Hayır, almayacaktım. Bu da bir oyundu ve buna kanmayacaktım. Kolayı oynarsam, kellemi uçururlardı, bundan emindim.

Dişlerimi sıktım ve çekmecede başka bir şey var mı diye baktıktan sonra hiçbir şey olmadığını görmemle kapatmam bir oldu. Dudaklarımı dişleyip üzerimdeki artık beni rahatsız eden elbisenin bel kısmına ellerimi bastırdım. Uyandığımda, koltuğun üzerinde bir pantolon ve kazak olduğunu görmüştüm ama kamera olma ihtimaline karşı bunu gitmeye cesaret edemiyordum.

1 saat daha geçti.

Bir şey yapmaya korkuyordum, üzerimdeki elbise daha da ağırlaştı. En sonunda dayanamadan kıyafetleri aldım ve köşeye geçtim. Siyah kazağı ve pantolonu inceledim üzerinde herhangi bir çip olma ihtimaline karşı ama bir şey yoktu. Pantolonu üzerime tutup elbisenin askısından indirdim ve hemen aşağıya çekip kazağı giydim. En köşede olduğum ve kıyafeti üzerime kapattığım için göründüğümü düşünmüyordum. Üzerimi giyince elbiseyi altımdan da çıkardım ve çabucak pantolonu giydim. Daha rahat hissediyordum.

Ayağa kalktım ve elbiseyi koltuğa bırakıp masanın önüne geldim. Kâğıtlara tek tek bakmaya başlamıştım. Bir kâğıdın üzerinde, 'Merhaba, Kandemir. Ya da Karahanlı mı demeliyim? '

Gözlerimi kısıp derin bir nefes aldım ve okumaya devam ettim

'Zeki bir kız olduğunu düşünüyorum, bunun bir oyun olduğunu anlamışsındır. Hâlâ odadan çıkmadığına göre ya anahtarı görmedin ya da görmezden geldin. Bu arada sana bir şey söylemem gerek. Bunu sana olan bir güzellik olarak düşünebilirsin. Buradan basit bir şekilde ayrılırsan, vücudun kurşunlarla parçalara ayrılır.'

KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin