Ömer artık evdeydi.
Burası askerlerin koruma altına aldığı bir evdi. Odasından neredeyse hiç çıkartmıyordum. Yalnızca tuvalet ihtiyacı için çıkartıyordum. Ara sıra kaslarının eridiğini söyleyip yakınsa da, onu umursamıyor ve güzel güzel yemek yemesinden emin oluyordum.
Güzel hemşire elindeki pansuman için olan şeyleri tekrardan yatağa koydu ve Ömer'in çıplak gövdesine her ne kadar tedavi amaçlı dokunsa da, kaslarımın kıskançlıkla kasıldığını hissediyordum.
Her an Ömer'e, ben sana güveniyorum sadece etraftakilere güvenmiyorum, diyecek kıvamdaydım.
Yaralarına tek tek pansuman yaparken kollarımı göğsümde birleştirip sırtımı soğuk duvara yasladım. "Ne durumda?" diye sorduğumda Ömer'in başından beri bana baktığını fark etmiştim.
"Yaralarının tam olarak iyileşmesi zaman alır ama bayağı bir iyileştiğini söyleyebilirim." Elini Ömer'in omzuna hafifçe dokundurdu ve gülümseyerek, "Geçmiş olsun, ben yarın yine pansuman için geleceğim." dedi.
"Aslında," diye mırıldandım. "Pansumanı ben yapabilirim."
"Herhangi bir sağlık dersi aldın mı?" Olduğum yerde öfkelenirken başımı iki yana salladım. "O hâlde bunu şansa bırakamam, üzgünüm." O ayağa kalkıp gidiyorken onun arkasından burun kıvırarak baktım.
"Daha önce sanki hiç pansuman yapmadım," dedim o kapıyı kapattığında. Ömer'e döndüğümde dudaklarında hafif bir sırıtışın olduğunu görmüştüm. "Ne bakıyorsun be?" diye terslediğimde yavaşça doğrulup sırtını yatak başlığına yasladı.
"Kıskandın mı sen?"
"Kimi? Hemşireyi mi?"
"Hıhım."
"Neden?" dedim tek kaşım kalkarken. "Çok mu güzel buldun da kıskanacağımı düşünüyorsun?" Kaşları hayretle kalkarken onun yanına yaklaştım. "Güzel kadın, değil mi?"
"Sen cidden bayağı bir kıskançsın." Eğleniyor gibi gözüküyordu. "Hiç böyle biri olduğunu tahmin etmemiştim." Yüzümü ekşitip gözlerimi devirdim. "Hoşuma gitti."
Yüzümü ona çevirdim. "Hoşuna mı gitti?" Parmaklarımı yüzüne sürtüp iç çektim. "Benim gitmedi," dedim hoşnutsuzca. "Hiç sevmem böyle tipleri." Dudaklarımı sakallı yanağına bastırdım. "Sen de kıskanır mıydın?" Elim hâlâ yüzündeyken tek kaşını kaldırıp çenesini dikleştirdi.
"Aşağıdaki askerlerden biriyle çok konuşuyorsun." Dudaklarını birbirine kapattı ve gözlerini yumdu. "Özür dilerim." Gözlerini açıp bana baktı. Ona şaşkınca bakıyordum, neden özür dilemişti birden? "Maço gibi davranmayı hiç istemezdim."
Dudaklarımdan kopan kahkahanın ardından onun dudaklarıma baktığını fark edip gülmemi yavaşça kestim. "Hep böyle güldüğünü bilsem, sonsuza dek seni gıdıklardım sanırım." Dudaklarını hızla dudaklarıma bastırıp gözlerini kapattığında hayret içinde ona bakakaldım. Geri çekildiğinde hafifçe kendimi geri çektim.
"Sen alıştın iyice."
"İlk sen öptün, sen başlattın."
"Yani?"
"Yani bu da demek oluyor ki, senin yüzünden seni sürekli öpmek istiyorum."
"Pis sapık." dedim ciddiyetten uzak bir sesle. "Bir kere daha beni öpersen," dediğim anda tekrar öpmesiyle dişlerimi sıktım. "Lafımı bitirmeme izin ver be adam!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]
RomanceBir gece ansızın kendini öldürmeye çalışan biri olduğunu fark eden Aren Kandemir, ormanın ortasında bayılmıştı. Kendisini bulup evine getiren eski askerle olan yaşam mücadeleleri hiç düşünülmeyecek bir bağı ortaya çıkardı. Bu aşk değildi. Bu aşkın...