Medyada DemRa <3
'
Duygu yoğunluğunun ortasında, patlamaya hazır bir bombaydım. Kablolardan kırmızı olanı bendeyse, mavi kesinlikle ona aitti. Yüzde ellilik bir şansla ona bağlıydım. Öyle olması gerekiyordu. Ama ben, bende ki kırmızı kabloyu da onun ellerine sunmuştum. Bile isteye.Mayın tarlasının ortasındaydım, yapayalnız. Ne koşmaya cesaretim, ne kalıp olacakları beklemeye sabrım vardı. Yanıyordum. Her dokunuşun da alevler sarıyordu bedenimi hücre hücre. Havai fişekler patlıyordu kalbimin ortasında, göğüs kafesim paramparça. Dokundukça mahvoluyordum ama ironi bu ya? Dokunmadığı zamanlar eksiktim ben. Ne onunla ne onsuz derler ya? Nefret ediyordum bu cümleden. Biri olması gerekiyordu. Insan hayatında bir çıkış noktası bulamadıkça yarım kalırdı. Umuttu bu, insanın eline verilen en yüce duygu.
Saplantılı bir şekilde aşıktım ben bu adama. Ruhumu yaralamasına göz yumup, iyileştirmesine izin verirdim. Hayali bir mazoşisttim ben, sevdiği adamın duygu yoğunluğun da kaybolmaktan zevk alan. Ruhunun parçalanmasına ses çıkarmayan. Saf kişiliğime aykırıydı Demir'in bana olan bağlılığı. Bir kez olsun yalnız bırakmamıştı beni. Kaçtıysam kovaladı, ittiysem sarıldı. Ben onu kazanmak için süründüğüm bu günah çukurunda ne gibi bir sevap işlemiş olabilirdim?
Bu yaşıma kadar hep sahipsiz kalmış, hayatta hiç bir şey görmemiştim. Acının her kademesini başarıyla tamamlamıştım ama mutluluğun tanımı hiç olmamıştı bende. Demir'e kadar. Bana aşkın saf halini tattırmış, yakıcı lezzetine kaptırmıştı ruhumu. Büyüyordum onun yanında. Yavaş yavaş alıştırıyordu her haline. Ona kapılıp gitmekten korkuyordum. Bu yakınlık bana fazlaydı. Tanımadığım gömediğim bu yoğunluğa alışıyordum. Dahası, istiyordum.
Uykumun en tatlı yerinde usulca uyandırıldım. Gözlerimi açamıyordum ama Demir ısrarcıydı.
''Uyan güzelim.'' Dedi bir kez daha. Yavaşça araladım ağır göz kapaklarımı. Ah, uyku beni kendine çeken bir mıknatıs gibiydi.
''Neler oluyor?'' Dedim uykulu çıkan cılız sesimle. Hava aydınlanmamıştı bile. Tüm kızıllığıyla odadan içeriye sızıyordu. Demir doğruldu ve bende arkasından kalkmak zorunda kaldım. Kuru boğazımı ıslatmak için bir kaç kez yutkundum.
''Bugün her şey tanımını bulacak'' dedi alçak bir sesle. Buda ne demekti? Kalbimi yakan bir ürpertti bedenimi sardı. Sabahın bu saati yaptığı bu konuşma da neyin nesiydi. Bana doğru döndüğün de tedirginlikle gözlerimi kırpıştırdım. Uyumamış mıydı? Mavileri yorgundu. Eliyle yüzümü yavaşça okşadı. Gözleri başka bakıyordu bugün. Maviliği derindi. ''Çok güzelsin.''
''Demir, iyi misin?'' Korku her yerde kol geziyordu. Bu iltifat nedendi?
''Seni bir yere götüreceğim.'' Dedi ve ayağa kalktı. Banyoya doğru yürürken seslendi; ''Hazırlanır mısın?'' Rica etti. Şoka uğramış bir şekilde ayağa kalktım.
Kalbimin sessiz çığlıkları kulak tırmalayıcıydı. Kesinlikle bir şeyler oluyordu. İyi bir şey değildi. Muhtemelen korkmam gerekiyordu. İç sesim kulaklarını kapatıp kendini gizledi. Sarsak ve uykusuz hareketlerle üzerime bir şeyler giydim. Bir kaç dakika Demir'in lavabodan çıkmasını bekledim. Bu bekleyiş beni mahvediyordu. Nereye götürecekti? Aklıma en ufak bir fikir gelmemesi sinir bozucuydu. Göğsüme sancılı bir yumru oturdu. Ya ağlarsam geçecekti bu duygu, yada gülersem. Ama günün sonunda hangisi olacağını kestiremiyordum.
Bana işkence gibi gelen bir on dakika sonra yanıma geldi ve yüzümde ki o dehşete düşmüş ifadeyi farketmiş olacak ki, omuzlarımdan tuttu.
''Korkuyor musun?'' Sesi düzdü.
''Korkmalı mıyım?'' Gözleri gözlerime meydan okurcasına kısıldı. Dudakları aralandı ve uzanıp öpmemek için kendimi zorladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesler - Karanlık Mavi ♣
Roman pour AdolescentsTamamlandı ✔️ Demir & Yüsra ▶▶ Kaybolmuş Sesler Arasın Da Ki; Sessizliğin Hikayesi ▶▶ Yıkılmaz duvarlarının arkasında ki, Güçlü adam.. Doğru bildiği yoldan ayrılmayan, inatçı bir kız. İç sesleri duyması yüzünden onları bir araya getiren, kusursu...