Medyada; Demir&Yüsra İlker&Duru
Satır içi yorumlarınız çok tatlı <3
Bölüm hafiz1903 okuyucuma gelsin <3'
Uçsuz bucaksız bir çölde mahsur kaldı hayallerim. Yakıcı sıcağa rağmen, kaybolmadı. Her zaman tutunacak bir dal oldu bana. Sıcak kumlar yaksa da ayaklarımı, yürümekten asla vazgeçmedi bedenim. Susuz kaldı, aç kaldı ama pes etmedi. Hayal kurmayı bırakmadı zihnim. Eğer hayallerim olmasaydı neye tutunurdum?Karanlık geceye ışık tutacak gerçeklere ihtiyacım vardı. Yorulmuştum. En çok da yormuştum sevdiğim insanları, Demir'i. Gözlerinin etrafında ki o ince çizgiler benden güzel bir hatıra değildi ona, yorulduğunun izleriydi.
Ben o izlere aşıktım. Kendimden bir parça taşıdığım adamın kanatları altında yaşıyordum, en başından beri. Onsuz olmaya alışkın değildim. Hiç onsuz kalmamıştım ki, onsuz olduğumu sandığım günlerde bile. Şimdi o izlerden bir yol çizsem kendime, Demir'in kalbine inerdim.
Gözlerim kapalı kulağıma kadar çıkan yangının geçmesini bekliyordum. Parmaklarım Demir'in kolunda kenetli, sanki bütün gücümle sıkarsam ayakta kalabilirmişim gibi. Kalbim boğazımda atıyordu. Her teklemesi nefesimin kesilmesine sebep oluyordu. Hayır, hayır. Delirmiyordum. Gözlerimi ağırca açtım ve karşımda ki kıza baktım. Buradaydı işte, Bahadır'ın tam yanında. Gerginliğin tam ortasında.
"Merhaba." Dedi sıkılgan ses tonuyla. Diyeceği tek şey buymuş gibi sustu. Bana kaçamak bakışlar attı. Yutkundum. Bunu bir tek ben görmüyordum değil mi?
"Görüyorsunuz değil mi?" Diye sordum sesimin yüksek çıkmasına engel olamayarak. Umutla haykırdım. Gözlerim tek tek hepsinin üzerinde dolaştı. Bende ki şaşkınlıktan vardı bu gözlerde.
"Görüyoruz Yüsra, görüyoruz!" Dedi Duru imayla kıza bakarken. Ben kadar kızgındı. Ben kadar şaşkın.
"Üzgünüm, ben" diye konuşmaya çalıştı. Gözlerime bakamıyordu. Yanına gidip önünde durdum. Canı yansın istiyordum. Benim canımı yaktığı gibi onun da yansın. Ama biliyordum ki ona yapacağım hiç bir fiziksel müdahale, içimin yangınını geçirmeyecekti. Gerçekti. Karşımdaydı. Gerçekliğine inanmak için suratına bir tane çaktım. Öyle ki, nefretim sahilde ki kumları bile titremişti. Kafası yana düştü. Titriyordum. Biraz önce bir kıza tokat atmıştım ve baştan aşağıya titriyordum.
"Neden!" Diye bağırdım. Her hücrem bunun merakıyla kıvranıyordu. Kız bir kaç adım benden uzaklaşmak isterken, Duru ayağını uzattı ve düşmesini sağladı. Kız kumlara doğru yüz üstü düştü ve kısık inlemesini duydum. Duru sanki hiç bir şey görmemiş gibi tırnaklarına bakmaya çalıştı umursamazca.
"Kızlar, hadi ama!" Diye araya girdi İlker onaylamazca. Duru omuz silkti. Tekrar kızın üzerine yürümek isterken Demir yanıma gelip beni tuttu. Ben ise Demir'in kolunda çırpınıyordum.
"Bırak beni!" Diye bağırdım Demir'e ilk kez bu kadar sert. "Bırak da ona merhabayı göstereyim!"
"Sakin ol güzelim." Dedi usulca. Ama onun da sakin olmadığını biliyordum. Sadece benim aksime o, bekliyordu. "İstersen devam et, ama rahatlamayacaksın." Diye ekledi. Evet, neden rahatlayamıyordum sahi? Çünkü gerçeklere ihtiyacım vardı. Geçerli bir açıklama duymadıkça rahatlayacağımı sanmıyordum. Bahadır kızı kaldırdı ve arkasına sakladı. Kız içli içli ağlıyordu. Ama bu beni bir nebze sakinleştirmedi. Elim vurmanın etkisiyle sızlıyordu. Elimi yumruk yaptım.
"Lütfen hanımlar biraz sakin olun. Naz hanım benim gözetimim altında. Onu korumak için söz verdim ve lütfen sadece dinleyin." Dedi Bahadır. Ona kötü kötü baktım. Neredeyse delirdiğime inanıyordum. Buna gerçekten inanmaya başlamıştım. Ne tür bir açıklaması olabilirdi? Ne diyebilirdi? "Demir bey eve geçebilir miyiz? Duyacaklarınız önemli." Demir onaylarca başını salladı. Herkes eve doğru hareketlenirken Demir beni durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesler - Karanlık Mavi ♣
Novela JuvenilTamamlandı ✔️ Demir & Yüsra ▶▶ Kaybolmuş Sesler Arasın Da Ki; Sessizliğin Hikayesi ▶▶ Yıkılmaz duvarlarının arkasında ki, Güçlü adam.. Doğru bildiği yoldan ayrılmayan, inatçı bir kız. İç sesleri duyması yüzünden onları bir araya getiren, kusursu...