Medyada DemRa <3 evet onlar için bu ismi seçtim. Bomba gibi bir bölüm! Keyifli okumalar :))
'
Güven duymak, bu hayatta bence sevmekten önce gelmeliydi. Güven duyduğun birini sevmek çok daha kolay olurdu. Hayat, keşke bu kadar kolay olabilseydi. Bizi bir labirentin içine sürükleyip, hadi çıkışı bul dermişçesine bir kutunun içine hapsediyordu sanki. Çıkışı bul ama kirlenme diyordu birde. Hep böyle masum kal. Ne kadar kolaydı? Masum kalmak, hep temiz olmak..
Umutsuzluk, tüm benliğiyle hayatıma dahil olduğundan beri, huzur ve mutluluk aynı hızla kaybolmuştu. Hayatla artık savaşmayı bırakmıştım. Çünkü çok iyi biliyordum ki, benim ona gücüm yetmezdi. Zaten en başından beri bir sıfır öndeydi benden. Önce anne babamı elimden alırken, beraberinde büyük annemi de bana çok görmüştü. Asla isyan etmiyorum. Büyük annem bana hep "Allah sevdiği kuluna dert verir" Derdi. Beni böyle yetiştirmiş, hep saf kalmam için öğütlemişti. Şimdinin aksine çocukluğum çok temiz geçmişti. Bu günler de bunu çok iyi anlıyordum.
Şimdi isyanın kıyısında, Demir'in beni bırakıp gitmesiyle iyice dibe çekilmiştim. İşte buna gücüm yoktu. Onsuzluğa katlanamazdım. Uzun bir süre sahil kenarında ki o kulübede, gururumu, inadımı ne varsa denize fırlatıp düşünmüş, Demir'in haklı olmasıyla derin acılara ev sahipliği yapmıştım.
Herşey bir kenara, Demir benim için değişmişti. Bunu görmemek için aptal olmak gerekirdi. Hastalığım boyunca bir kez olsun beni yanlız bırakmamıştı. Hatta bu yüzden işini de aksatmıştı. Aşılamaz duvarlarını benim için yıkmış, yanına yaklaşmam için bana elini uzatmıştı. Peki ben ne yapmıştım? Her zorlukta kabuğuma çekilmiş, Demir'i kendimden itmiştim. Onu terk edip buraya geldiğim de bile beni bırakmamıştı. Belki şuan onunla olabilir, başımı boynunun girintisine saklayabilir, huzuru içime çekebilirdim.
Hissettiklerimin bir tabiri yoktu Sanki asit dolu bir bardağı mideme indirmişim de, bütün organlarım iflas bayrağını çekmiş gibiydi.. Söylediği her söz, aklımın odalarında kilitli bir zincire vurulmuştu. Hiç çıkmayacaktı.
Kağıt kesiği gibiydi kelimeleri. Küçük ama etkili. Günlerce yanacaktı, kelimelerin ulaştığı her zerrem...
Ona kızamazdım. Beni neredeyse Gökay'la öpüşürken görmüştü. Her ne kadar olaylar benim dışımda ilerlese de, dışarıdan durum tam da böyle gözüküyordu. Aynı durumda, Duru'yla Demir'i bende bu şekilde görmüş, hayal kırıklığının tüm parçalarını yutmuştum.
Şuan ise, Elim de koca bir hiçlikle ve evin bomboş salonun da kucağıma düşen mektupla yapayalnız kalmıştım. Terkedilmenin hazzını iliklerime kadar bir kez daha hissediyordum. Ne Olanlar karşısın da neden diye sormaya halim, nede verecekleri cevapları duymaya gücüm vardı. Mektubu okumaya korkuyordum. Bir kaç saat için de evi boşaltıp gidecek kadar bir açıklamaya sahip olacaklarına inanmıyordum.
Akşam karanlığın da eve dönmüş, açık kalmış kapıyı ittirip içeriye girmiştim. Gördüklerim ise tam bir hayal kırıklığıydı. Evde ki çoğu eşya alınmış, geriye işe yaramaz bir masa ve bir kaç küçük eşya bırakılmıştı. Bir kaç kez korkudan Hayır diye sayıklamış, evin üst katına kendimi güçlükle çıkarmıştım. Burada da gördüklerimin, aşağıda gördüklerimden bir farkı yoktu. Ev boştu. Öyle ki bağırsam şimdi, yankı yapacak kadar boş. İçim kadar boş. Hislerim kadar boş.. Göz yaşlarım gözlerimi iyice zorladığın da, büyük annemin odasını açtım. Gördüklerim karşısında ufak çaplı şok yaşasam da, içim de buruk bir sevinç oluştu. Herşey aynı duruyordu. Büyük annemin yatağı, yatağının baş ucunda hep okuduğu dua kitabı, yerde terlikleri... Burnum iyice sızlamaya başladığı anda kendimi odadan dışarıya atıp, merdivenleri zor da olsa inmeyi başardım. Etrafa hayal kırıklığıyla bakıp, masanın üstünde ki ikiye katlanmış bir nota odakladım gözlerimi. Ellerime alıp duvara yaslandım ve kayarak yere oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesler - Karanlık Mavi ♣
Novela JuvenilTamamlandı ✔️ Demir & Yüsra ▶▶ Kaybolmuş Sesler Arasın Da Ki; Sessizliğin Hikayesi ▶▶ Yıkılmaz duvarlarının arkasında ki, Güçlü adam.. Doğru bildiği yoldan ayrılmayan, inatçı bir kız. İç sesleri duyması yüzünden onları bir araya getiren, kusursu...