Korku. Bölüm 15

29.3K 1.3K 33
                                    

'
Demir bana odamı gösterip ortadan kaybolmuştu. Açıkcası benim de onu pek göresim yoktu. Çok yorgundum. Dün gece hiç Uyumadığımı düşünürsek, bir yerlerde bayılıp kalmadığıma şükretmeliydim.

Yatağa iyice kendimi attığım da gözlerimi kapattım. Ama uyuyamıyordum. Yaşadıklarım film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. Hepsi. En çok da Demir'in beni öptüğü sahne. Kafamın içinde defalarca dönüyordu. Nasıl yapmıştı? Neden? Konu Demir olunca verilecek pek de mantıklı bir cevap olmuyordu.

Ama ya benim hislerim? Hiç mi önemi yoktu. Öylece bir kızı öpüp sonra da hiç birşey olmamış gibi davranmak, bu çok, ah adice!

Düşündükçe karnıma ağrılar saplanıyordu. Gururum kırılmıştı. Buna alışmalıydım belki ama bu nasıl mümkün olabilirdi?

Uyumalıydım, düşünmekten çok daha iyiydi.

'
Gözlerimi bu büyük bağ evinde, benim için hazırlanmış bu kocaman odada açtım.
Çok rahat bir uyku çekmiştim. Tabi düşüncelerimden uzaklaştığım bir saat sonrasın da.

Uyku, insanı herşeyden, herkesten uzaklaştıran en iyi kaçış aracıydı benim için.

Yattığım yerden yavaşça doğrulup, ayaklarımı yataktan sarkıttım. İyice kendime gelip kalkmayı başardım.
Üstümdekilerle uyumuştum ve bu çok rahatsız ediciydi.
Fazla mı rahata alışıyordum? Çalışıp geceye kaldığım zamanlarda üstümü değiştirmeye fırsatım olmaz, öylece uyurdum.

Şimdi, şımarık zengin kızları gibi mi davranıyordum? Asla!

Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Kimseler yoktu. Demir de ortalıkta görünmüyordu.
İçeriden tıkırtılar gelmeye başladığın da oraya yöneldim.
Sanırım mutfaktı. İçeriye girdiğim de Demir'i gördüm. Siyah, kaslarını belli eden tişörtü, siyah pantolonu onu çok erkeksi gösteriyordu. Saçları dağılmış bir halde birşeyler hazırlıyordu. Uyuyamamıştı, yine.
Bu halinden çok belli oluyordu.

Kafasını kaldırıp bana baktığın da göz göze geldik. Gözleri dudaklarıma indiğin de, hemen kafamı çevirdim.

Demir umursamazca masaya diğer kahvaltılıkları koyup oturdu.

-Dikilmeyi bırak da otur.

Evet, işte yine eski haline bürünmüştü. Soğuk, umursamaz. Yerimden kıpırdayıp yanında ki sandalyeye oturdum. Kahvaltı boyunca hiç konuşmadık. Çatal bıçak seslerinden başka orta da en ufak bir ses kırıntısı yoktu. Bu beni tedirgin ediyordu. Yine birşeyler yiyemeden öylece kalktım.

-Otur! Demir'in tok sesiyle olduğum yerde kaldım. Yanlız yemeyi sevmiyorum.

Birşey demeden kalktığım yerime oturdum. Tabağımla oynamaya başladım. Ona bile ters ters bakmaya başlayınca çatalı yerine bıraktım. Her yaptığıma Sinir oluyordu. Bana katlanamıyordu sanki.
Madem öyle beni niye buraya getirdi ki!

Düşüncelerimi sert sesiyle böldü.

-Hiç birşey yemiyorsun, seninle yemek yemek hiç zevkli olmuyor. Sesli bir şekilde söylendiğin de ona döndüm.

-Benimle yapmaktan zevk aldığın birşey varmı? Sahiden, tek birşey?

Bu soruyu sorduğuma çok pişman oldum. Gözleri dudaklarıma indiğinde, aynı anda dudaklarını yaladı. Yerin dibine girebilirdim, hemen şimdi!

Sinirle dudaklarımı dişledim.

-Tehlikeli sorular. Deyip kahvaltısına geri döndü.

Sesler - Karanlık Mavi ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin