FİNAL...

26.2K 968 220
                                    

Bölümü hikayemin var olmasına en büyük etken olan __hercai__ ye ithaf etmek istiyorum. Keyifli okumalar... Kalın sağlıcakla...

Mabel Matiz - Gel...

"
Şimdi bir sürü yalanlar söyle bana.
Tüm gerçeklerden mutlu edebilen.
Sıkı yalanlar.

Sen şimdi bir masal anlat bana.
Mutsuz sonla bitmeyen,
Sahici masallar.

Sen şimdi bir mektup yaz bana.
Geçmişten gelen,
Geleceği gören mektuplar.

Sen, asıl bence şimdi sarıl bana.

"
Umduğun gibi devam etmez hayat. Bir gün mutlaka tökezler, sert toprağı boylar insan. Kabuk bağlasa da dizlerimiz, yaşamaktan asla vazgeçmeyiz. Hayatımı tutsam şimdi bir ucundan, iyikilerim, keşkelerimle yarışır. Umut olur bazenlerim, ipin ucunu kaçırır hayallerim.

Kaçırıldım.

Duygusuz bir adama aşık oldum.

Duygusuz adamı kendime aşık ettim.

Ömrümün geri kalanın da miras bırakacağım bir tek aşkım var. Belki bir kaba sığmaz ama, kalp de dolar taşar. İstediğim herşeye sahibim artık. Demir'e sahibim başta, sonra onun soy adına. Bir istediğim iç seslerini eksiksiz duymak ama bunu başaramayacağım sanırım. Çok ketum bir iç sesi var, kendi gibi gizli.

Bana masal anlatmasının üzerinden aylar geçti. Çok sonra anladım yaptığım hatamın büyüklüğünü. Masal bilmeyen birine masal anlattırdım düşüncesizce. Bilmiyordu, çünkü masallar -mış-lı gecmiş zamanla anlatılırdı. O ise şimdiki zamanla bana bizi anlatmıştı. Ne yalan söyleyeyim, öyle böyle hayatımın en güzel masalıydı. Eğer bir şansım olsaydı bizi bir masal sığdırır, adını mavi koyardım.

Bu geçen aylar için de Erkan Yavaner hayatını kaybetti. Hala nasıl oldu bilmiyorum. Açıkcası bilmek de istemiyorum. Allah biliyor ya, üzülmedim. Ne zaman böyle duygusuz oldum bilmiyorum ama ben o adamı başından beri sevmemiştim. Üzüldüysem bile Timuçin için üzülürdüm ama onu hiç göremedim. Cenazeye gitmedik, Timuçin'de bize uğramadı. Babasının tüm mirası ona kalınca, başını kaşıyacak vakti kalmadı sanırım.

Sabah gözlerimi Demir'in titreyen telefonuyla açmaya çalıştım. Bu sıralar sürekli sabahın köründe çalıyordu bu telefon. Gizlice telefonu alıp kalkıyor, dışarı da konuşup sonra da giyinip erkenden çıkıyordu. Ama bu sabah telefonu duymadı mı bilinmez, uyanmadı. Bende sessizce kalkıp telefonunu aldım ve arayanın Ilker olduğunu görünce açtım.

"Demir, adamlardan teki sorun çıkarmaya devam ediyor. Gerekli cevabı verdim ama seninle konuşmakta ısrarcı. Erkan olayı yüzünden...." Cümlesini bitirmesine izin vermeden telefon elimden hızla alındı. Yakalanmıştım, fena yakalanmıştım. Dudaklarımı dişleyerek arkamı döndüm. Kalkık kaşlar soru sorarca karşımdaydı. Yutkundum. Erkan olayı yüzünden mi demişti o?

"İlker arayınca açtım. Uyanma diye." Bana tehlikeli bir bakış attı. "Bakma bana öyle. Ben senin karınım. Telefonuna bakabilme hakkına sahibim." Tribimi atıp yatağın içine girdim. Sırtı bana dönük yatakta otuyordu. Şeklini bozmadı.

"Böyle şeyler yapmandan hoşlanmıyorum." Dedi uyarıcı bir sesle. Ama bana dönmedi. Tamam yaptığım doğru bir şey değildi ama merak etmiştim ne yapabilirim?

"Sende bana hiç bir şey anlatmıyorsun." Omzunun üzerinden bir bakış attı.

"Seni ilgilendiren bir şey olsaydı anlatırdım." Dedi. Gergindi. Sırtında ki damar belirginleşti bir anda. Usulca yanına gidip o damarın üzerinde parmağımı gezdirdim. Bir süre öylece bekledi. Başımı çıplak sırtına yasladım.

Sesler - Karanlık Mavi ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin