Kuytu Bar.. Bölüm 41

25.5K 1.1K 66
                                    

Savaşmak gerekiyor, birşeyleri elde edebilmek için.. Belki ölümüne.. Hayatımız boyunca yaptığımız da bunlardan ibaret. Kazanmak için, savaşmak şart koyuluyor önümüze. Benim yaptığım da bu, belki de şu hayatta tek yaptığım şey bu. Yurtta kaldığım zamanlar, düşünce okumamak için insanlardan kaçıp,  yanlızlığımla savaştığım gibi. Belirli bir yaşa gelince yurtta istenmediğin de, hayatta kalabilmek için.. Demir için savaşıyorum.İyi olsun diye.. Hatta belki de sadece normal olsun diye. Ama zor geliyor. Demir; benim kazanamadığım, kazanmak için elimdekilerden olduğum tek savaş.

Hayatımın en zor günleri yaşıyordum. Demir, o son yakınlaşmamızdan sonra benden uzak duruyor, hatta neredeyse görmezden geliyordu. Sabah erkenden kaçarcasına evden gitmesi bir yana, gece çok geç geliyordu.  Onu görmüyordum bile. Bu geçen günler bana eziyetti. Sanki zaman geçtikçe aramızda ki soğukluk daha artıyordu ve bende yoğun duygular baş göstermeye başlamıştı. Kaybetme duygusu..

 Bazen sabah kalktığımda, ayaklarımda ki çorabı görünce şaşkınlığa uğruyordum. Ben asla çorapla yatamazdım  ama Demir buna çok kızardı. Aklıma bunun yapanın o olduğu gelince aptalca sırıtıyordum. Beni hala önemsemesi hoşuma gidiyordu.
Bir gün yine camın kenarında geç saatlere kadar gelmesini bekliyordum. Arabasının sesini duyduğum an da yatağıma yattım ve üstümü açık bıraktım.  Üstümü o mu örtüyor,  yoksa ben mi uykum da örtüyorum merak ediyordum. Kapı sesi duyuldu, gözlerimi yumdum. Odamın kapısı açıldı, Demir içeriye girdi. Birşeyler homurdandı ve üzerimi örttü. Arkasını dönüp gidecekken elini tuttum. Gitme diye fısıldadım. Sen isteyene kadar senden uzak duracağım Yüsra!Dedi ve alnımdan öpüp gitti. O günü hatırladığım da yüzüm düşmüştü. Benden uzak durmasını istemiyordum ki. Sadece onun olmak için kendimi hazır hissetmiyordum, hepsi bu. Bunu anlamak bu kadar mı zordu?

Arzu dolu yakınlaşmamızın ardından,onu reddetmem çok başka şeyler doğurmuştu. Belki de onu istemediğimi, hatta sevmediğimi falan düşünüyordur, diye kafam da binlerce teori ürettim. Tutku dolu geçen o dakikalar, bende korkuyu meydana getirmişti. O kızlar gibi olmamam.. Demir'in gitmek için meyilli tarafı ve hala bir adımızın olmaması.. Bunun gibi sayfalarca neden yazabilirdim. sonuç olarak onu reddetmiştim. Ve lanet olsun ki bunu zorla yapıyormuş gibi ağlayarak.. 

Hayatta en beter bir duygu varsa, oda sevdiğiniz bir insanın sizden uzaklaşmasıydı, bana göre. Ben zaten sevdiğim herkesi kaybetmiştim. Demir’i de kaybedersem.. Hayır hayır.. Bunu düşünmek bile yaşamıma eceldi.. En yakın zaman da onu karşıma alıp konuşmalıydım. Ne kadar mümkünse.. İlker hala ortalarda yoktu. Onu çok özlediğimi gün geçtikçe daha da fazla hissediyordum. Düzeldiğimi bile bilmiyordu ve bundan kendini suçluyordu, bu yüzden kaçmayı seçmişti.. Aptal çocuk. Onu bulursam beni yalnız bırakmasının hesabını soracaktım, evet!

-Yüsra, Masa on!

Kafamı kaldırıp Alp’e baktım.Önün de ki tepsiyi bana doğru uzatıyordu. Yüzümü buruşturarak ona doğru ilerledim.

-Hadi bücür hızlı!

Dil çıkarmamak için kendimi zor tuttum. Çalışarak kafa dağıtmak tamda bana göreydi. İşe yarmadığını bildiğim halde, neden sürekli aynı işlevi tekrarlıyordum, hiçbir fikrim yoktu. Sıkılarak masaya ilerledim. Masada ki kızlara göz ucuyla baktım. Sanırım lisedelerdi ve oldukça zengin görünüyordu. Zaten bu gösterişli ve havalı mekana fakir birinin gelmesi fazla ironi olurdu. Aralarında ki bir konuşmaya şahit olduğum da, sinirlerimi içime gömdüm.

-Duydun mu? Kuytu bar da bir parti varmış.Kesin gitmeliyiz. Belki onu orada görürüz!

-Evet, sahibi çok taş! Diye yanın da ki arkadaşı onayladı. Saçlarını ellerine vermemek için dudaklarımı kemirdim.

Sesler - Karanlık Mavi ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin