Tanışma. Bölüm 2

58.9K 1.7K 122
                                    

Sıradan geçen basit hayatım uzun belirgin çiziklerle ortadan ikiye ayrılmıştı. Soğuğun bedenime yaptığı baskıyı hissedebiliyordum. Bu aslında benim kalbimin buz tutan parçalarıydı ve bu gece soğuk bir sesle bütünleşmişti.

Karanlık kara delik gibi içine çekiyordu beni. Nerdeydim kaç saattir uyuyordum bilmiyorum. Yavaşça gözlerimi açmaya çalıştım. Ama bir türlü başaramadım. Ensem de bir sızı hissettim ama gözlerimi bir türlü açamıyordum. Korku bedenimde kol gezerken, son olanları hatırlayınca zorda olsa gözlerimi açtım. Önce bir ışık kümesi gözlerimi yaktı. Yavaşça doğrulup etrafı hızla taradım. Bir salonun ortasında ki koltuktaydım. Ama daha önce burayı hiç görmemiştim. Ellerim bağlı olmadığına göre bana zarar vermeyecekler sanırım diye düşündüm. O zaman Niye kaçırılmıştım? Etrafı incelemeye, en son nerde olduğumu hatırlamaya çalıştım. Elimi enseme götürüp acıyı dağıtmaya başladığım sırada arkamda ki ayak seslerini duydum. Kafamı kaldırıp ona doğru baktım. Korku iyice bedenimi işgal etmeye başladı. Mavi gözler, gözlerimi deldi. Yanımdan geçip karşımda ki koltuğa oturdu. Bacaklarını masaya doğru uzattı. Elinde ki elmayı yavaş yavaş havaya atıp tutuyordu. Siyah ceketi her zaman ki gibi üzerindeydi. Ne zaman çalıştığım yere gelse üzerinde hep bir deri ceket olurdu.

"Sonun da uyanabildin."Dedi. Sabırsız çıkan ses tonunu görmezden geldim. Düz bir şekilde ona bakıp düşüncelerini okumaya çalıştım olmadı. Yine. Korkunun kokusunu ona aldırmamak için kuruyan boğazımı ıslatmak için yutkundum. "Neredeyim?" Diyebildim çok az çıkan sesimle.

Güldü. Kahrolası sert yüzüne, gülmek fazla yabancı geliyordu.
-Nerde olmak isterdin? dedi. Bir de benimle dalga mı geçiyordu bu? Ayağa kalktım anlık bir öfkeyle. Ama başımın dönmesiyle biraz sendeledim. Sinirlendiğin de ağzını tutamayan bir yapım vardı.

-Senin olmadığın herhangi bi yerde hayvan herif benden ne istiyorsun! Diye bağırdım. Ensem de ki acıyı unutmuştum. Lanet olsun neden bu kadar acıyordu? Bir an gözlerim karardı ama kendimi kaybetmedim. Elmayı havaya attı ve hızla tuttu. Ayağa kalkıp sinirli bir şekilde üstüme yürümeye başladığın da bir iki adım geriledim. Sanki etrafa yaydığı negatif enerjisi beni itiyormuş gibi hissettim.

-Demir, otur yerine. Duyduğum bu tok ses onun durmasını sağladı ve olası bir kavgayı önledi. Tamam bu adama gücüm yetmezdi ama hemen pes edecek de değildim. Kafamı döndürüp sesin geldiği yöne baktım. Ama bu adam.. Benim kaldığım yuvanın müdürü Uras beydi. İşte şimdi kafam gerçekten karışmıştı.

-Sen, dedim. Sesimin çıktığına emin olarak, Benden ne istiyorsun? Beynim karıncalanıyordu. Bu insanların benden ne istediğini bilmeyecek kadar sıradan bir hayatım vardı.

-İkimizde ne istediğimi gayet iyi biliyoruz küçük hanım! dedi. anlamayan gözlerle ona baktım. Sonra içinden ''şuan beni duyduğunu biliyorum'' deyip sırıttı. Korkunun tohumları kelimelerle atılmıştı. Bunlar birikip cümle olmadan kontrolü elime almam gerekiyordu. Önce ona sonra adını yeni öğrendiğim Demir'e baktım. Göz göze geldiğimizde dikkatimi toplayıp önüme döndüm. Bu çocukta beni korkutan bişey vardı. Öldürücü bakışlarını üzerim de hissedebiliyordum.

-Çok sabırlıyımdır. Dedi Uras bey boğuk bir sesle. Kırlaşmış saçları onu daha ciddi gösterirken, elimde olmayarak da olsa ondan korkmadığımı hissettim. Çünkü bu adamı tanıyordum ve bu yaşadıklarım olmasaydı onu iyi adam listesine sokabilirdim. Sessizliğimden sıkılmış olacak ki nefesini seslice dışarıya verdi ve; Anlaşma yapabiliriz. Dedi.

-Ne anlaşmasından bahsediyorsunuz?

-Ne olduğunu bilmediğim, güçlerini yada yeteneğini her neyse, benim işlerim için kullan. Bende sana karşılığını vereyim. dedi. Onun için çalışmak mı? ah, bu saçmalıktı. Gözerimi devirdim. Hadi ama! Bunu kabul edeceğimi nereden çıkarmışlardı ki? Onları tam olarak tanımıyordum ve tanıdığım biri de pek insan canlısı durmuyordu.

Sesler - Karanlık Mavi ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin