Medyada düğün ve sonrası (:
'
Herkes mutlu olmak istiyor bu hayatta. Kimi adil, kimi değil. Kimi başkasının mutluluğuyla mutlu olurken, kimi başkasının mutluluğunu çalarak elde ediyor bu duyguyu. Saf bir mutluluk istiyordum ben. Küçük, temiz ve dokunulmamış. Hatta öyle küçük olsun ki, kimse çalamasın onu benden. Bir tek bana yetsin. Yetsin ki, karşımdakileri de mutlu edebileyim.Herkes mutlu olmak istiyor diyorum ya, kimse neden mutlu etmek istemiyor peki? Neden bunun için çaba harcamayız? Hayatimıza çıkan her engelde böyle hayal etmemiştik diyoruz birde. Hayal kurmak güzel de, hayal kırıklığı mıdır bizi mahveden? Pes etmeye mecbur kılan. Ama bilmeyiz her kötünün sonun da bir iyilik vardır, göremeyiz. Görmek istemeyiz.
Ben ki, daha bu sabah ayrılacağımızı sanırken, şimdi onun soy adını taşımanın verdiği büyük hazzı yaşıyordum. İnanmazdım, Demir'in duvarlarını yıkacağını, evlenmek isteyeceğini. Hiç umuda kapılmamıştım bu yüzden. Kendimi bir hevesin peşine takıp ordan oraya sürüklenmesine izin vermemiştim. Eğer verseydim, büyük olurdu beklentim. Ama kimin umurunda?
Ben evlendim.
Demir'in karısıyım.
O benim.
Ben onunum.
Kulağa nasıl geldiğine bayılıyorum!
Uykumun en tatlı yerinde beynimin içini katleden telefonun sesiyle gözlerimi ağırca açtım. Demir'in kolları her an üzerimden düşecekmişçesine hafifçe üzerime örtülüydü. Sarı dağınık saçları alnına düşmüştü ve bu saatlerce uğraşsa yapamayacağı kadar muazzam bir görüntü sergiliyordu.
''Şu lanet telefonu kır!'' Dedi birden gözleri kapalı bir şekilde. İrkildim. Gözlerimi kırpıştırıp yerimde doğruldum ve üzerimde ki Demir'in tişörtü sırıtmama sebep oldu. Ses siyah deri ceketinden geliyordu. Bu benim telefonumun melodisiydi. Tabi, telefonum hala ondaydı. Kolunu benden ayırmadığı için yataktan aşağıya güçlükle uzanmak zorunda kaldım. Sonunda telefona uzandım ve Demir kolunu o anda çekti. Dengemi kaybedip kafamın üzerine sert bir şekilde düştüm.
''Ah!'' Diye inledim kafamı tutup olduğum yere otururken.
''İyi misin?'' Dedi Demir ve ışık hızıyla yanıma ulaştı. Ben ise kafamı unutmuş, popoma kadar inen tişörtü çekiştirmekle meşguldüm. Hala neyi saklamaya çalışıyorsam? Dün geceden sonra. Ah, dün gece aklıma gelince kızardım. Kasılmaktan, utanmaktan ne olduğunu anlamamıştım ama Demir'e ait olmak inanılmaz bir duyguydu. Korktuğum gibi olmamıştı. Aksine itiraf etmek gerekirse güzeldi. Çok güzel. Bu Demir'in bana fazla anlayışlı davranmasından ve canımı yakmaya korkmasından da olabilirdi. Daha fazla utanmamam için tişörtünü üzerimden çıkarmaması vardı birde... Endişeli mavilere baktım sonra ''Doktora gidelim mi? Ağrın var mı? Başın dönüyor mu?'' Diye soru yağmuruyla afalladım.
"Kafamın içinde bir şey kırıldı." Dedim suçlar bir vaziyette. Onun yüzünden düşmüştüm sonuçta. Abartılacak bir şey yoktu. Bana sarılıp kafamdan öptü. "Daha dikkatli ol." diye fısıldadı. Fazla mı evhamlıydı? Telefon bu arada sustu.
"Belki tümörüm kırılmıştır. Kurtulmuşuzdur!" Deyiverdim ortamı yumuşatmak için. Delici bakışları gözlerimi hedef aldığın da yutkundum.
"Komik değil" Dedi. Ciddi çıkan sesine karşı kaşlarım havaya kalktı. Ayağa kalkıp banyoya girdi. Cidden kızmıştı. Evet, kafam tümörden yapılma olabilirdi ama.. Ne diyorum ben? Telefon tekrar çalmaya başladığın da açtım. Duru, önce kulağımı patlatan bir çığlık attı.
"İnanmıyorum! Evlendiniz mi?" bir çığlık daha! "Bugün düğünüm var ama bu bile beni daha çok heyecanlandırdı. Hemen bize gel. Ölüyorum meraktan! Bütün detayları istiyorum. Hepsini! Gel çabuk düğünü iptal edeceğim yoksa!" Dedi. Yada buna benzer bir şeyler dedi. Öyle çok bağırıyor ve hızlı konuşuyordu ki, ne dediğini anlamakta güçlük çektim. Bir sevinç çığlığı daha atıp cevap vermeme müsade etmeden telefonu kapattı. Şaşkınlıkla telefonla bir süre bakıştım. Nereden biliyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesler - Karanlık Mavi ♣
Novela JuvenilTamamlandı ✔️ Demir & Yüsra ▶▶ Kaybolmuş Sesler Arasın Da Ki; Sessizliğin Hikayesi ▶▶ Yıkılmaz duvarlarının arkasında ki, Güçlü adam.. Doğru bildiği yoldan ayrılmayan, inatçı bir kız. İç sesleri duyması yüzünden onları bir araya getiren, kusursu...