6. His.. Bölüm 64

18K 832 50
                                    



'

Mutluluğa giden her yol acıdan geçermiş. Onlarmış bizi tamamlayan, birleştiren, rotamızı belirleyen. Acı çekmeyince olgunlaşamazmış insan. Şimdi ki halimize sebepmiş o katlanılamaz sandığımız sancılar. Gün gelip de gülüp geçeceğimiz anıların baş rolü olacak hatıralar. Sebepsiz değil bu yaşadıklarım. Şimdi daha güçlü, daha yıkılmaz, daha cesur benliğim. Mutluluğun çıtası yükseldiği gibi, acının da ağzının payı alındı.

Göz yaşlarım gözümden mutlulukla süzülüyordu. Bir kız çocuğu katılmıştı aramıza, adı Masal Yüsra olan. Sevincimden ne diyeceğimi bilemiyordum. Dilim tutulmuştu adeta.

"Onun yaşamasına sebep sensin. Sen olmasaydın bebeğim de olmazdı." Demişti Duru beni bir kez daha ağlatarak. İçimde bir şeyler canımı yakıyordu tatlı tatlı. Duygusallıktan öldüğüm bir geceydi. Ta ki Demir'in "Karımı ağlatmayı kesin!" Diye azarlayıp bizi güldürüne kadar. O ise bunu hiç komik bulmamış olacak ki, bir şeyler homurdandı. Her an Demir yığını moduna geçebilen bir yapısı vardı. Ama tatlı olduğu konusunda en ufak bir fikri yoktu.

O gece hastanede kalmak için direttim. Duru'nun yanında olmak istiyordum. Koruma iç güdüsü devreye giren Demir'de beni yalnız bırakmayınca küçük odaya hepimiz doluştuk. Ilker Duru'nun yanında ki boşluğa sıkışmış, hemşirelerden sürekli azar yemişti. Bu anı hatırlıyordum. Demir'in vurulduğunda yanında yattığım gece bizde hemşireleri zor durumda bırakmıştık. Geç saatte herkes uyuduğu vakit Demir iki kişilik koltuğa rahatsız bir şekilde yattı. Elimden tutup beni de üzerine çektiğin de, küçücük koltukta ona sarılıp bir bütün olmamızı sağlamıştım. Kafamı boynunun girintisine saklayıp bir süre kokusuyla huzur buldum.

"Sana anne olmak çok yakışırdı." Dedi fısıltıyla. Kalp atışlarım hızlandı. Yüzüm yanmaya başladı. Kaşlarımı çattım.

"Baba olmak istemediğini sanıyordum" dedim aynı fısıltı dolu imayla. Kafamı karıştırmakta üzerine yoktu.

"Zaten sana yakışırdı dedim, bana değil." Dedi sıkıntıyla. Göğsü bir kez inip kalktı. Ellerimi yanağına koyup okşadım. Yeni çıkmaya başlamış sakalları parmak uçlarıma hafifçe batıyordu.

"Ne demek istediğini anlamıyorum." Sıkıntıyla nefesimi üfledim. Kafamın üzerinden öptü. Duru'yla ilker uyuyordu ve biz fısıltıyla birbirimize bir şeyler anlatmaya çalışıyorduk. Yada sadece ben Demir'i anlamaya kafa yoruyordum.

"Benim karanlık hayatıma bir bebek fazla aydınlık verir. Zaten senin masumluğun bile bana fazlayken, düşmanlarım için çok güzel bir tehdit olur." Dedi. Sesinde ki nefret gözle görülür bir şekilde yoğundu. Haklıydı. Başımız beladan kurtulmuyordu ve bir bebek için sakin bir hayat gerekliydi. Zaten bebek ve ben? Yapmayın.

"Sana da baba olmak yakışırdı. Hele ki kız babası? Açık giyme. O çocuk kim? Kimin yanından geliyorsun?" Kıkırdadım. Aynen böyle bir baba olur, kızıma hayatı zindan ederdi.

"Çocuk mu? Ne çocuğu! Kafasını kırarım." Elimle ağzını aceleyle kapattım. Keza biraz önce cidden bağırmıştı.

"Neler oluyor?" Diye sordu ilker uyku sersemi, ah!

"Demir olmayan kızının erkek arkadaşına bağırıyor." Dedim gözlerimi devirip. Ilker kahkaha attı. Onun kahkahasının ardından Masal ağlamaya başladı.

"Kalk Masal'la ilgilen ilker!" Diye kızdı Duru. Harika, şimdi herkes uyanmıştı.

"Acıktıysa ne yapayım?" İlker telaşlandı.

"Emzir!"

Gecemiz İlker'in şoka uğramış suratıyla sonlandı. Görülmeye değerdi. Bir ara benden süt gelir mi? Diye sorduğuna şahit oldum. Duymazdan geldim. Cidden onu yok saydım.

Sesler - Karanlık Mavi ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin