'
Unutmak, bir boşlukta yuvarlanmak gibiydi. Kafam da ki bütün olaylar sanki silinmiş, yerine kocaman bir boşluk bırakılmıştı adeta. Bunu sevmemiştim. Birşeyler yaşıyorsun, belki önemli unutmak istemediğin şeyler. Yada unutmak için çabaladığın acılar.. Bir anda hepsi siliniyor hafızandan. Belki yüzlerce insanın istediği birşey bu. Tıpkı benim düşünce okuma yeteneğimi istedikleri gibi. Eğer böyle lanet bir yeteneğim olmasaydı, bunların hiç birini yaşamaz ve sıradan hayatıma devam ederdim. Geleceği göremeyiz. Bu yüzden neyin iyi neyin kötü olduğunu da kestiremiyorduk.. Kimileri böyle olaylar için can atarken, kimileri kurtulmak için dualar ediyordu. Ben gibi.
Bu olay bende bazı şeyleri tetiklemişti. Demir'in bana karşı davranışları, beni istediği gibi yönlendirmesi ama hala bir adımızın olmaması canımı sıkmıştı, fazlasıyla. Buna ben izin vermiştim biliyordum. Ondan korkmam ve istediklerini hemen olmasa da, harfiyen yapmam bende ki egemenliğini baskınlaştırmıştı.
Tamam, herşeyi olmasa da bu sabah bazı şeyleri hatırlamış, ama bundan kimseye bahsetmemiştim. Bazı şeyleri görmek, kendime birşeyleri kanıtlamak istiyordum. Demir'in bana ne kadar değer verdiğini sabrıyla ölçmek için sabırsızlanıyordum. Bu hafıza kaybı bende cesareti beraberin de getirmişti. Demir'in durumumdan dolayı ses çıkarmaması da cesaretimi körüklemişti.
Bana ne kadar değer verdiğini görmek istiyordum mesela. Hayatında ki yerini bilmek. .
-Demir yığını!
Ağzımdan kaçan bu söze karşılık lanetler okudum. Sahiden mi? İlk dakika da kendimi ele vermiş olamazdım değil mi? Duyacağını bile tahmin etmemiştim oysaki. Bakışları sonumun başlangıcı gibi dursa da yılmayacaktım. Sonuna kadar bu oyunumu sürdürecektim. Yani, birşeylerden emin olana kadar.
-Ne dedin sen? Sorusuna karşılık sessizce yutkundum. Bakışlarımı düz tutmaya, sesimin titrek çıkmaması için ses tellerime dualar etmeye başladım.
-Bu demir yığını yatağa söyleniyordum. Hiç rahat değil! Dedim mızmızca. Duygusuz çıkan sesime minnet duydum. Bir süre baktı gözlerime. Anlamasın diye sanki hiç birşey yokmuş gibi davranmaya başladım. Gözlerine bir an olsun bakmıyordum. Benim gibi iç sesleri duymasa da, gözlerimden herşeyi okuyabilmek gibi bir yeteneği vardı. Sesini çıkarmadı. Yavaşça odadan ayrıldı. Sesli bir şekilde nefesimi dışarı bıraktım. Kalbim sanki kilometrelerce koşmuşum gibi atıyordu. Neredeyse herşeyi başlamadan mahvedecektim.
Üzerimi değiştirip, çıkış işlemlerini hallettikten sonra hastaneden ayrıldık. Çıkış kapısın da biraz oyalanıp temiz havayı içime doldurdum. Hastane kokusu gitsin diye sürekli nefes alıp verdim. Büyük annemi kaybettikten sonra nefret etmiştim hastanelerden. Burası herşeyin başlangıcı aynı zaman da herşeyin bitiş yeriydi. O gün Büyük annemi bir hastane de kaybetmiştim ama aynı gün masum bir bebek dünyaya gözlerini açmıştı. Tekrar derin bir nefes alıp Demir'in arkasından arabaya bindim.
-Nereye gidiyoruz? Diye sordum. Sanki bilmiyormuş gibi.
-Herşeyin başladığı yere. Dediğin de evine gideceğimizi anladım. Herşeyin başlangıcı; beni zorla alı koyup evin de hapsettiği günlerle başlamıştı. Yol boyunca sessizliğimi korudum. Ne kadar az konuşursam, o kadar sürdürebilirdim bu oyunu çünkü. Sonun da bilindik bir bahçede durduğumuz da, Demir'e baktım.
-Burası neresi diye sordum. Demir'in evine bakarken. Herkesten uzak, sessiz bir yerdeydi evi. Tam da Demir'e göre diye düşündüm. İnsanlardan hep uzak duruyordu. İlker dışında konuştuğu bir kişi olduğunu bile görmemiştim. Tabi Duru hariç. Oda mecburiyettendi. Demir konuşmadan arabadan indiğin de, yavaşça onu takip ettim. Solmuş ve bir o kadar bakımsız bahçeden geçerken, buraya da bir el atmak lazım diye düşündüm. Çok karamsar, iç kapatıcı bir yer gibi gösteriyordu evi dışarı da ki bakımsız çiçekler. Kapıyı açıp içeriye geçmem için bekledi. Sakince adımımı içeriye attım. Bilindik evde gözlerimi gezdirdim. Hiç birşey bilmiyormuş gibi davranmak oldukça zordu. Hele ki Demir'in yoğun bakışları ardından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesler - Karanlık Mavi ♣
Teen FictionTamamlandı ✔️ Demir & Yüsra ▶▶ Kaybolmuş Sesler Arasın Da Ki; Sessizliğin Hikayesi ▶▶ Yıkılmaz duvarlarının arkasında ki, Güçlü adam.. Doğru bildiği yoldan ayrılmayan, inatçı bir kız. İç sesleri duyması yüzünden onları bir araya getiren, kusursu...