Takas..Bölüm 37

27.5K 1.1K 37
                                    

'

Hatalar, insanların çoğu kez hayatını değiştirebilirdi.

Bir anlık sinirle yapılabilecek tüm kötülükler, mutlaka sonun da bizi bulurdu.

Duru gibi. Demir'in onu reddetmesini kendine yediremeyip, saçma sapan işlere kalkışmış, ortalığı toparlamak yine Demir'e kalmıştı. Uras beyin emaneti olmasa böyle uğraşır mıydı? Gerçekten bilemiyordum.

Demir umursamaz, duygusuz ve fazla sinirli bir insandı. Oldukça da güçlü. Nasıl tüm işlerle o ilgilenirken, böyle yıkılmaz olmayı başarıyordu, anlamıyordum.

Onun gücünün yarısı kadar güçlü olmayı dilerdim.

Sabahın erken saatlerinde tüm ekip toplanmış, salonda oturuyorduk. Sahiden biz ne zaman ekip olmuştuk? Duru, umursamaz görünmeye çalışsa da, yüzün de ki korku dolu ifade silinmiyordu. Gece boyunca o karanlık barın sahibinden tehdit mesajları almış, bunu yanına bırakmayacağını kesin bir dille söylemişti Utku, karanlığın sahibi. Barın adı gibi kendi de karanlık, tehlikeli ve bir o kadar da korkulacak biri olduğunu söylüyordu İlker.

Duru için endişeleniyordu. Bu her halinden ona değer verdiğini çok açık gösteriyordu. Peki Duru bunun farkında değil miydi?

Demir ise garip bir şekilde gözlerini üzerimden çekmiyor, bu beni fazlasıyla tedirgin etmeye yetiyordu. Elinde ki telefonunu sürekli elinde döndürüyordu ve birşeyler düşündüğü ortadaydı.

-Bırak işte beni gideyim. Dedi Duru ellerini alnına dayayıp, derin bir nefes alarak. Tedirgin gözüküyordu. Ve oldukça pişman. Demir bütün nefretiyle Duru'ya bakıyor, sanki bakışlarıyla ruhunu çıkarıp atıyor gibiydi.

Ellerini alnından çekip bana baktı. Ona söyledin mi? Diye sordu. Gözleri direk beni hedef alıyordu. Demir biran bana bakıp, öfkeli bakışlarını daha sert Duru'ya çevirdiğin de, neler olup bittiğini anlamaya çalıştım. Birşeyler dönüyordu ve bu açıkça benden gizleniyordu.

-Kes sesini! Dedi Demir dişlerinin arasından tehdit edercesine bir tonla. Telefonu sertçe masaya koyup, ayağa kalktığı sırada tüm cesaretimle bileğinden tutup onu durdurdum. Ne diyeceği, ne yapacağı umurumda değildi. Bana bir açıklama borçluydu.

-Neyi söylemen gerekiyor Demir? dedim bakışlarımı yukarı, gözlerine çevirerek. Önce bileğini tutan elime, sonra bir anlık Duru'ya öfkeyle baktı.

Tekrar bugün donuk bakan, o mavi gözler gözlerimi bulduğun da yutkundum. Her ne kadar büyük adımlar atmış olsak da, ondan hala çekiniyordum.

-Boş yere tedirgin olmaman için bilmesen daha iyi. Çünkü böyle birşey olmayacak! Diye bağırdı Duru'ya dönerek. Ne olmayacaktı? Neler dönüyordu? Demir konuşmayacaktı belli ki. O zaman tek bir şansım vardı. Oda Duru'nun içini okumak. Bunu yapmayı bırakmıştım evet, ama başka yolum yoktu. Odaklanıp Duru'ya döndüm.

Onun yerinde ben olsaydım, çok rahat takas ederdi.

Duyduklarımı idrak etmem biraz zaman alsa da, demek istediğini çok iyi anlamıştım. Sanırım Utku, Duru'nun karşılığında beni, yada takas edilecek birini istiyordu. Korku dolu gözlerimi Demir'e çevirdiğim de, hızla elleriyle yüzümü avuçlarının arasına aldı.

-Yapma! Gözlerime bak, Duru'ya bakma dedi sert sesiyle. Ne duydun?

-Takas.. Diye mırıldandım. Bakışlarım yavaşça aşağıya doğru düşüyordu. Demir Duru'ya bakmamam için ellerini yanaklarımdan ayırmıyordu.

-Neler oluyor? Diye sordu duru şaşkınca ayağa kalkıp. İçimi mi okuyor bu kız dedi alay edercesine. Kimseden ses çıkmayınca ellerine saçlarına getirdi. Dalga geçiyor olmalısınız diye devam etti. Sonra tırnaklarıyla oynamaya başladı. O kadar çok tedirgin olmuştu ki, ne yapacağını bilemiyordu.

Sesler - Karanlık Mavi ♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin