s e k s e n

2.2K 111 135
                                    

2 gün sonra.

Yaklaşık olarak bir buçuk saat süren uçak yolculuğunun ardından, Bedi'min kiraladığı eve kendimizi atmıştık. Uçağa bineceğimiz son dakika Tolgahan'ı dedesi aramıştı ve acilen yanına gelmesi gerektiğini söylemişti. Bu yüzden bizimle beraber buraya gelememişlerdi. Sonay her ne kadar bu duruma üzülse de Tolgahan gönlünü almıştı. Bu sefer olmamış olsa da beraber bir yerlere gidecektik.

Kalacağımız ev iki yatak odası, oturma alanıyla birleşik mutfak bölümüyle küçük bir evdi ama bize her şekilde yeterdi.

Eşyalarımızı odalarımıza yerleştirirken Uğur yiyecek bir şeyler almak için markete gitti. Market internetten bakıldığına göre yakın bir yerdi on on beş dakikaya gidip gelinebilirdi. Uğur'u beklerken yapacak bir işimiz olmadığı için ortak alanda hep beraber oturmaya başladık.

Çağlar kucağındaki laptopundan kafasını kaldırıp, "Bir şey diyeceğim." diyerek bize baktı.

Alper, "Buyur canım de hele."

Çağlar, "Bu Demir Feyyaz iş insanı, yardım sever yatırımcı ve yetimlerin, durumu iyi olmayanların babası olarak bir ün salmış."

Sena, "Ne alaka? Pek bir iyi insan gibi imaj vermedi bize."

Çağlar, "Gizli saklı kötü işleri olduğuna dair yorumlar da var."

Bedi, "Tefecilik falan yapıyor herhalde."

Alper, "O adamın ne yaptığı belli olmaz."

Çağlar, "Ada'nın babaannesinin evini biliyorum, gitsek mi yanına?"

Bedi, "Uğur'un gelmesini beklesek mi ne yapsak bilemedim."

Alper, "Uğur gelsin, üç beş bir şeyler yiyelim sonra hep beraber gideriz."

Çağlar, "Tamam o zaman. Çokta oyalanmayalım yemekle falan."

Alper, "Tamam gülüm hemen gideceğiz Ada'nın yanına." dediğinde zil sesi kulaklarımıza ilişti.

"Ben açarım." diyerek yerimden kalktım ve oturma odasından çıkıp iki üç, hadi diyelim dört beş adımda kapıya vardım ve açtım.

Uğur sağ elinde iki poşet, sol elinde beş litrelik su şişesi ve yani başında benim boylarımda orijinal, kesinlikle orijinal sarışın bir kızla kapıda duruyordu.

Uğur, "Bu ikizim Umay. Umay bu da Cansu, marketi bulamadım internette gözüken yerde market yoktu sağ olsun Cansu yardım etti marketi bulmama."

"Hoş geldin Cansu." diyerek elimi uzattım ve tokalaştık. Ardından Uğur'un gözleriyle hala elinde tuttuğu poşetleri işaret etmesi üzerine, poşetleri elinden aldım. İçeri girsinler diye kapının önünden çekildiğimde, Cansu, "Ben gideyim, sonra görüşürüz." dedi.

Umay, "Gelseydin, bir kahve ikram ederdik."

Cansu, "Yeni gelmişsiniz bir yerleşin, sonra görüşürüz."

Uğur, "Peki o zaman, kahve sözüm olsun."

Cansu, "Anlaştık, görüşürüz." diyerek hafiften güldü.

Umay, "İyi günler." dediğimde merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Cansu'nun gittiğinden emin olduktan sonra Uğur'un kafasına şaplak atıp içeri çektim.

Uğur, "Ne oluyor be!"

"Tanımadığın etmediğin bir memlekette, tanımadığın bir insanla ne ara bu samimiyeti kurdun?"

Uğur, "Kendiliğinden gelişti ya ben bir şey yapmadım."

Bedi, "Umay." diyerek koridorun başında belirdi.

İddia || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin