Ders zili çaldığında sınıfa ilk teşvik eden Alper'le Elif oldu.
Ne kadar düz bir çift olmuştu bunlar!
Biraz gülün ne bilim mutlu olun.
Dudaklar düz eller cepte!
Bu ne kardeşim?
Siz kahve içmeye gittiniz kahve!
Sevgili olmak üzeresiniz!
Elif yerine oturduğunda, yani Sena'nın yanına, sessizce "Hafta sonu bir yerlere gidiyoruz." dedi.
Sena, "Sonunda!" deyip Elif'e sarıldı.
Daha sonra sessizce Mete'nin attığı mesajı anlatmaya başlamıştı.
Elif'in ilk tepkisi, "Oha, yuh anasını!" olmuştu.
Alper Elif'e bakınca da Elif tebessüm edip normal davranmaya başlamıştı.
Aslında çalışmıştı.
Ve normal davranamamıştı!
Elif kendini toparlamaya çalışırken Uğur ve Beril sınıfa girdiler.
Sınıfa gülerek girmişlerdi, Uğur Beril'e bir şey anlatıyordu, Beril de sesli bir şekilde gülüyordu.
Bu sadece bizim değil, sınıftaki herkesin dikkatini çekmişti.
Beril herkesin ona baktığını fark edince hafiften utanarak yanıma oturdu.
"Umay bu Uğur neymiş böyle ya."
"Neymiş?"
"Muhabbeti çok sarıyor, çok da komik canım ya."
Kafasına vurup, "Beril fabrika ayarlarına dön!" dedim.
"Doğru ne yapıyorum lan ben, öyle salak salak gülüyorum falan tamam komik çocuk ama kendine gel Beril!"
"Aferin."
Beril Elif'e bakıp, "Akşam gruba yaz." dedi.
Elif'te eliyle tamam işareti yaptı.
Telefonumu çıkartıp Mete'nin attığı mesajları Beril'e gösterdim ilk başta çok şaşırsa da, sonradan ciddiyete bürünüp Mete'nin neyin peşinde olabileceğini düşündü.
Tabii ki aklına ilk gelen Mete'nin bilinmeyen olabileceğiydi.
Öğretmen zili çalmıştı ama hala Ada ve Çağlar gelmemişti.
Uğur, "Hişt Umay."
"Efendim."
"Bu Ada Çağlar'ı yemez dimi?" dedi gülerek.
Alper'de Uğur'un koluna vurarak, "Uğur yapma şöyle." deyip gülmeye başladı.
Bedi, "Bana bakın kızlar eğer ki sizin o aç arkadaşınız sıra arkadaşımı canımı ciğerimi yediyse sizi de Ada'ya yediririm ona göre."
Elif, "Çok komik laf söyledi bal kabağı."
Beril, "Uğur saçma saçma konuşma dön önüne kitaplarını ayarla!"
Uğur, "Tamam ya hemen ne kızıyorsun." deyip çantasından kitapları çıkartmaya başladı.
Uğur hanımcıydı!
Hem de fena hanımcıydı!
Aferin benim Beril'ime!
Alper, "Abovv gitti dağ gibi oğlan." deyip dizine vurdu.
Bedi, "Büyük konuşma seni de kaybederiz sonra."
Alper, "Yok oğlum ya bana bir şey olmaz."
Elif boğazını temizleyerek öksürdü.
Alper Elif'e tebessüm edip, "Yani inşallah olmam." dedi.
Elif, "Öyle mi Alper?"
Alper, "Yani öyle değilde, lan Bedi sen bir sussana ne karıştırıyorsun ortalığı!"
Bedi, "Ben ne dedim ya?"
Elif, "Ben anlayacağımı anladım, senin bir suçun yok Bedi."
Alper, "Elif ben öyle demek istemedim aslında yani şey ..."
Elif, "Tamam Alper sus bana açıklama yapma."
Alper, "Ulan Bedi bir çeneni kapatsan olmuyor!"
Uğur, "Oğlum fazla abartmayın devir ana kuzusu ve hanımcı olma devri, sizde ayak uydurun buna."
Bedi ayağa kalktı ve Beril'in elini sıktı, "Yenge seni canı gönülden tebrik ediyorum Uğur'un dizginlerini beş on dakikada ele geçirmişsin helal olsun sana."
"Teşekkür ederim ama henüz yengen olamadım."
Bedi, "Ana niye olmadı lan?" deyip Uğur'a döndü.
Uğur, "Beril Hanım düşünecek."
Beril, "İmali imali konuşma Uğur."
Uğur, "Sarı kafam benim." deyip gülerek önüne döndü.
Öğretmen sınıfa girdiğinde Çağlar ve Ada'da hemen peşinden sınıfa girdi.
Hem de el ele!
Bütün sınıf Çağlar'la Ada'nın eline bakarken, Çağlar elini yavaşça çekti.
Öğretmenden özür dileyip yerlerine oturdular.
Ada tek oturmayı sevdiği için Sena ve Elif'in arkasındaki sırada tek oturuyordu.
Ada dudaklarını oynatarak "Enişteniz inşallah." dedi.
Vay be Çağlar.
Alper'le Uğur'dan hızlı çıktın!
Gözlerim bir anda Mete'ye takıldı, biz duvar tarafında oturuyorduk, Uğur'lar orta sırada, Mete ise cam tarafında en arkada tek oturuyordu.
Mete benim ona baktığımı fark etmiş olacak ki, tebessüm edip gözlerini kaçırdı.
Gayet doğal bir tepkiydi.
Normal de davranıyordu.
E ama sen bana mesaj attın biraz tedirgin olman lazım.
Allah Allah.
Bütün şaşkınlığımla derse başlayan hocaya odaklanmaya çalıştım.
Okul çıkışı kantine gidip duvar tarafında bütün kantini gören bir masaya oturdum.
Kızlar görünmeyecek bir yerden beni izliyordu.
Beklemeye başladım.
Beş dakika.
Altı dakika.
Yedi dakika.
Sekiz dakika.
Beril yanıma koşarak gelip, "Umay bu çocuk çantası sırtında gidiyor." deyip bahçeden çıkmak üzere olan Mete'yi gösterdi.
Mete beş dakika görüşelim dedin ama bu yaptığın ne!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İddia || Texting
Teen Fiction- TAMAMLANDI - Küçük bir cesaret kırıntısıyla atılan mesajla başlayan maceraydı onların hikayesi. Mesajdan sonra bedenini belli olma korkusu sarsa da aşkı daha ağır basıyordu. Gerçi ona kalsa belli etmeden, uzaktan severek yaşamalıydı aşkını. Ama bu...