İlk ders bittiğinde kızlarla beraber kantine gittik, Ada her zamanki gibi bol malzemeli tost yaptırıp yemeye başlamıştı bile.
Hayır anlıyordum ki, o kadar yiyordu ama hala altmış beş kiloyu geçmiyordu.
Elif ve Sena çay içiyordu, ben tabii ki de kahve içiyordum, Beril ise çevredeki erkekleri gözetlemekten bir şey yiyip içemiyordu.
Beril, "Görkem geldi, Tolgahan ve Kadir'in yanına gidiyor." dediğinde hafiften kafamı çevirip Görkem'e baktım.
Nedense ondan nefret ediyordum.
Bir sebebi yoktu ama içimden nefret etmek geliyordu.
Ada, "Şu çocuk Görkem'lerin arkadaşı değil miydi?" deyip bize üç dört masa uzakta tek başına oturan ismini bilmediğim birini işaret etti.
Evet gerçekten de Görkem'lerin arkadaşıydı.
Ama neden tek oturuyordu?
Elif, "Kadir o çocuğun yanına gidiyor." deyince bu seferde Kadir'e baktım.
Bu dörtlü arasında ne oluyordu?
Kadir'i izlerken Görkem'le göz göze kaldık ama Görkem hemen gözlerini kaçırdı.
Garipti.
Daha birkaç gün önce gözlerime inatla bakan Görkem'in şimdi gözlerini benden kaçırması ...
Gerçekten garipti.
Kadir'in bağırma sesini duyunca Kadir'e baktım.
Tabi kantinde ki herkes de Kadir'e baktı.
Kadir, "Mete senin bu yaptığın resmen çocukluk!"
Demek ismi Mete'ydi.
Mete, "Çocukluk mu? Sizin yaptığınız benim yaptığımdan daha çocukça!"
Kadir, "Gel sakince konuşalım." deyip Görkem'le Tolgahan'ın olduğu masayı gösterdi.
Mete, "Benim sizle konuşacak hiçbir şeyim yok!"
Kadir Mete'nin bileğinden tuttu bir şey söyleyecekti ama Tolgahan, "Bırak şunu!" diye bağırınca Mete'nin bileğini bıraktı.
Tolgahan yavaş adımlarla Mete'nin yanına gitti, "Pişman olup geri geldiğinde biz bıraktığın yerde bulamayacaksın." deyip tek elini Mete'nin göğsüne vurdu.
Mete, "Ben geri gelmeyeceğim siz beni mumla arayacaksınız!"
Görkem yanlarına yaklaşıp, "Bu kadar abartmayın kantindeyiz." deyip Tolgahan'ı kolundan tuttu.
Tolgahan, "Bırak Allah aşkına ya." deyip Görkem'in elini itti ve hızlıca kantinden çıktı.
Kadir ve Görkem'de peşinden.
Mete birkaç saniye çevresine baktı ve o da kantinden çıktı.
Beril, "Bunlar yakın değiller miydi?"
Sena, "Yakınlardı."
Beril, "Büyük bir sorunları olmasa kolay kolay böyle kavga etmezler bence."
Ada, "Aynen."
Elif, "Bize ne bunlardan boş verin."
"Aynen, hadi sınıfa çıkalım."
Ada, "Çöpleri atıp size yetişirim." deyip masadan kalktı.
Bizde kalkıp merdivenlere yöneldik.
Sekizinci derse gireceğimiz teneffüste Uğur Alper'le haber gönderip beni kantine çağırtmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İddia || Texting
Jugendliteratur- TAMAMLANDI - Küçük bir cesaret kırıntısıyla atılan mesajla başlayan maceraydı onların hikayesi. Mesajdan sonra bedenini belli olma korkusu sarsa da aşkı daha ağır basıyordu. Gerçi ona kalsa belli etmeden, uzaktan severek yaşamalıydı aşkını. Ama bu...