3

1.3K 50 10
                                    

Restte oturduğumuz birkaç saatin sonunda bir çoğumuz sarhoş olarak geceyi sonlandırmıştık. Ben oldukça ayıktım. GOM hafif çakırkeyifken diğerlerinin hepsi darmadağın olmuştu. GOM'un evine geldiğimizde, hepsi bir yerlere sızmıştı. Uyanalı birkaç saati geçmiyordu. Oturmuş onlar için kahvaltı hazırlıyordum. Bulabildiğim her şeyi kızartarak. Uğraşmak istememiştim. Ayık da olsam, üşengeç bir insandım. Bunlarla doymazlarsa biraz para harcayıp yemek söyleyebilirlerdi. Son olarak patates kızartmasının olduğu tabağı masaya koydum. Ardından üzerimde dünki gitaristin ceketiyle beraber balkona çıktım. Kendimi balkondaki sandalyelere atarken dün gece buradaki masada bıraktığım paketten bir dal sigara çıkarıp yakmıştım.

Aç karna içmek çok sağlıklı değildi. Açıkçası bu çok umurumda da değildi. Aşırı sık da içmezdim zaten. Cebimden telefonumu çıkardığım sırada yere bir kağıt parçası düştü. Aklımda canlanan sahne ile, bu kağıdı gitaristin koyduğunu hatırladım. Hafifçe gülümserken yerdeki kağıda uzandım. Düşündüğüm gibi numarası yazıyordu. Yazar mıydım emin değildim fakat ceketin cebine geri koydum. "Günaydın." diye mırıldandı balkona giren Miraç. Karşıma otururken elimdeki sigarayı görünce dudakları aralanır gibi oldu. Fakat milisaniyelik bir olaydı ve geri kapatmıştı. Muhtemelen açken içmeme kızacaktı fakat bunu demesinin beni engellemeyeceğini anlayarak söylemekten vaz geçmişti.

Beni bunu bilecek kadar iyi tanıyan tek kişi Miraç'tı. Grupta en uzun süredir tanıdığım kişi oydu. İlk okul birinci sınıftaki ilk sıra arkadaşım olmuştu. Orta okuldaki en yakın arkadaşım. Ve biraz daha büyüdüğümde ilk aşkım. Lisede ise abilerimden farksız birisine dönüşmüştü. Uyarısını yapardı, dinlemezsem azarlardı. Yanlışlarımı gösterir, doğrularını anlatırdı. Eğer bir aptallık yaptıysam bir kere uyarır, ikincide azarlar ve üçüncüde hala devam ediyorsam uğraşmaktan vaz geçerdi. Diğerlerinden gerçekten de farklıydı. Gerçek bir arkadaştı.

Yüzünü sıvazladı. Elleri hala yüzündeyken "Dün ki sarışınla kızıl Kağan'a yürüdü." diye homurdandı. Sesi hafiften ağlamaklı çıkmıştı. Uyanınca en ufak şeye ağlayacak kadar hassas birine dönüşüyordu. Dudak büzüp yanına gittim ve ona sarıldım. "Onlar kaybeder." diye mırıldandım. Sarı saçları arasına bir öpücük kondurdum. Belime ellerini sardığında ise sarılışıma karşılık vermişti. "Ah be ulan. Sana da bulduk birini. Bir ben koluma birisini takıp gezemeyeceğim." diye mırıldandı.

"Bana mı?"

"Gitarist çocuk var ya. Şahsi fikrim olarak gayet mükemmel bir enişte olacağını düşünüyorum." Benden ayrılırken söyledikleri bunlardı. Güldüm. İmalı bir gülüştü. Heyecanla gözleri parıldadığı sırada cebimdeki kağıdı çıkarmıştım. "Mükemmel enişte midir bilmem. Ama eğer her beğendiği kıza numarasının yazdığı bir kağıt veriyorsa onu Emir'e dövdürteceğim kesin." Elimdeki kağıdı kaptığı gibi ayaklandı. Kağıdı açtıktan sonra gülmüştü. "Akay demek. Ulan ada bak. Ne kadar havalı." diye homurdandı. Ardından başını kaldırıp bana baktı. "Bensiz yazmadın değil mi? Yemin ederim oturur ağlarım."

"Sensiz olur mu?" diye mırıldandım alayla. Telefonumu kaptığı gibi ezbere bildiği şifremi girdi. Uzun süredir gayet maraton bir hayatım vardı. Ve bence ufak bir mesajlaşma kötü kaçmazdı. Bunu yaparken çocuğun hangisi olduğunu bilmesem de bir abimin arkadaşı olduğunu unutmadan yapmam gerekiyordu tabii. Yanıma oturdu. Telefon numarasını kaydettiğini gördüm. Gitarist yazmıştı. Bunu yapması güzeldi çünkü Emir'in gözü fazlaca telefonuma kayıyordu ve koskoca Akay yazısını görürse çocuğu pataklayabilirdi. Tabii eğer onun arkadaşıysa.

İlk yaptığı profil resmine bakmak oldu. Yüzü kameraya oldukça yakındı fakat arkadaki manzara belli olacak derecedeydi. Gözünün maviliği ortadayken sadece yüzünün yarısı gözüküyordu. Eli saçlarındayken, hafif bir tebessüm dudaklarındaydı. Siması oldukça tanıdıktı. "Akay Yıldırım demek ha." dedi Miraç hafif güler bir ses ile. Hızlıca mesajlaşma uygulamasından çıkıp sosyal medyaya girdi. Adını arattığında en üstte çıkan hesaba tıkladı.

RestcafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin