4

1.2K 46 17
                                    

Uykumun en derinlerindeyken gözlerimi açmamın sebebi odamın dışından gelen selamlaşma sesleriydi. Bir misafir geleceğinden haberdardım. Hafta içi misafirlerinden ayrıca nefret ederdim. Okuldan geldiğimde yeterince yorgun oluyorken birde onları çekmeyi istemiyordum. Üstelik anne ve babamın evde olduğu sayılı günleri mahvediyorlardı. Annem bir aile dostunun geleceğinden bahsetmişti. Kim olduğunu sorduğumda Ferman amca olduğunu öğrenmiştim. Onu en son gördüğümde altı veya yedi yaşlarında falandım sanırım. Hakkında pek bir bilgim yoktu.

Üzerimde pijamalarım vardı. Kalktım. Pijamalarımla önlerine çıkmak istemediğim için elimi yüzümü yıkama işlemini sonraya erteledim. Hızlıca üzerime Emir'den arakladığım koyu yeşil uzun kolluyu, altıma ise bir gri eşofman geçirdim. Saçlarımı aynalı dolabımda üstten bir şekilde tararken daha fazla uğraşmak istemedim ve odamdan çıktım. Çıktığımda onlar çoktan oturma odasına geçmişti. Hızlıca banyoya girdiğimde, oldukça şık giyinmiş olan Uğur beni karşılamıştı. Normalde evsiz gibi aynı şeyleri giyindiğini düşünürsek, şu an gayet şıktı. Aynada saçını düzeltiyordu. Dar kesim, ki normalde bu kıyafetini üzerinde çok az görürdüm, beyaz uzun kollusu üzerindeydi. Altında ise kot bir pantolon vardı. Başını çevirip beni süzdüğünde kaşlarını çatmıştı.

"Sevgilimin ailesinin geldiğini biliyorsun değil mi?" dedi merakla. Onu kenara ittim ve elimi yüzümü yıkadım. "Senin sevgilin mi vardı?" diye homurdandım. Aynadan ona bakarken o bana yanıt olarak başını yukarı aşağı salladı. İçimde ister istemez ona karşı bir kızgınlık oluştu. Her şeyimi anlattığım abimin ciddi düşündüğü bir sevgilisi olduğunu herkesle birlikte mi öğrenecektim yani? "Anlatmadın." diye mırıldandım. Kollarını bana sarıp saçlarım arasını öptü. Yumuşamadım ve onu ittirdim. "Yazık oldu. Desene bunun karşılığında konuşmaya başladığım çocuğu asla öğrenemeyeceksin." 

"Sen birisiyle mi konuşmaya başladın?" dedi merakla. Gülümsedim ve dudak büzdüm. "Kim bilir kim?" dedim alaycı bir tavırla. Yüzümü kurularken hala bana sert bakışlar atsa da onu pek umursayasım gelmemişti. "E artık evlenince düğün davetiyesini yolladığımda öğrenirsin kim olduğunu." Benim kafada kurma seviyesi yine arşa çıktı yalnız. "Alkım!" dedi sert bir tavırla. Koşturarak banyodan çıkarken, beni takip ediyordu. Fakat arkamdan koşturmak yerine yürüyordu. O da haklıydı tabii, kimse sevgilisinin ailesinin önünde kardeşiyle dalaşmak istemezdi.

Tabii arkadaşla dalaşmak çok farklı bir olaydı. Emir ve Akay'ın birbirini yediğini görmeyi beklemiyordum. Kendimi babamın yanına atarken sırtımı ona yasladım ve kavga eden ikiliye baktım. Ciddi değillerdi fakat vuruşlar gerçekti. "Oğlum niye dalaştınız yine siz?" dedi annem ilgiyle. Emir, Akay'ın ensesine attığı şaplakla birlikte benim arkama saklanırken diğer yandan sinirle konuştu. "Eninde sonunda önüme gelip söyleyeceksin oğlum kim olduğunu. Neyin atarı gideri anlamadım ki? Ne olacak erkenden öğrensem?"

"Neyi?" dedi Serra hanım teyze merakla. Emir bir Akay'a, bir de Serra teyzeye sinsice baktı. Akay gözlerini büyültmüştü. "Konuştuğu kızı." Siktir lan. "Sen birisiyle mi konuşuyorsun?" dedi Balın şaşkınlıkla. Son anda benim üzerimdeki uzun kollusunu fark eden Emir, yeşil üstümü çekiştirerek bana baktı. "Sen yine benim dolabımı mı karıştırdın?" diye sinirle söylendi. Ona dönüp kaşlarımı çatarak baktım. "Sen benim arkama neden saklandın?" diye homurdandım. İkimizde birbirimize bakarken ilk konuşan ben oldum. Akay seni biraz yakacağım ama, affet. "Hem vurup kaçmak bu semtin ağabeyine yakışıyor mu?" Destek olmak ister gibi omzuna iki kez vurdum. "Hangi ağır abiliğin kitabında yazar bu?" Gaza geldiğini bakışlarından rahatça anlayabiliyordum. Akay'a baktı, sonra tekrar bana baktı. Omuzlarımdan destek alarak tekrardan Akay'a doğru koşturduğunda, Akay kaçma gereksiniminde bulunmadı.

Başımı çevirip Ferman amcaya baktım. Daha düz bir şekilde oturduğumda "Allah'tan evin en düzgün insanını alıyorsunuz. Emir'i damat diye aldığınızı düşünsenize. Istırap." diye mırıldandım. Ferman amca ve Serra teyze gülmüştü. Anne ve babamda onlara katılığında Emir, Akay ile dalaşmayı bırakmış ve bana bakmıştı. Kaşlarını çattı. "Kızım neyim var benim? Zeynep'in ailesi beni gayet de seviyor." Akay ensesine vururken alayla konuştu. "Kızın yanında süt dökmüş kedi gibi olduğun içindir." 

"Utanmasan miyavlayacaksın kıza." diye de ben ekledim. Emir kaşlarını çatmış ve Uğur'u işaret etmişti. "Bunun çok farkı var sanki benden." diye homurdandı. Uğur hiç istifini bozmadan kolunu sevgilisinin omzuna attı ve Balın'da onun yanağını öptü. Herkes onları hafif bir tebessümle izlerken Akay'ın hiç istifini bozmamış olmasına şaşırmıştım. Emir olsa boğardı. Allah'ım Akay gibi bir abi. İstek değil ihtiyaç. "Ben halimden memnunum." dedi Uğur pişmiş kelle gibi sırıtırken. Emir, Akay'a döndü ve ensesine sertçe vurdu. "Gavatsın sen de." diye homurdandı. 

"Ya da sen çok çomarsın." diye mırıldandım. Bana ters bakışlar attığında şirin olduğundan emin bir şekilde gülümsemiştim. Sert bakışları çok uzun sürmemiş ve yumuşamıştı. "Seni de göreceğiz. Az kaldı Alkım hanım." dedi babam omzuma kolunu sararken. Yüzümü buruşturup istemez bir tavır sergiledim. İstemem yan cebime koy hesabı. "Görmeyeceğiz." diye homurdandı Emir. "Elin dallaması gelecek kardeşime mi miyavlayacak? Birde karşımda öpecek. Ben Akay değilim. Dayanamam öldürürüm çocuğu."

"Sana ne lan eşek sıpası." diye homurdandı babam. On beş yaşıma girdiğimden beri sürekli beni isteyen ilk kişiye vereceğinden bahsederek Emir ile kavgaya girişiyordu. Tabii babam işin şakasındaydı ama Emir işkence yöntemlerini anlatırken oldukça ciddiydi. "Ne demek sana ne? Kardeşim o benim." diye homurdandı. "Benimde kızım. Sen yarın öbür gün evlenmeyecek misin? Bu kızın eksiği ne?" 

Babamdan biraz uzaklaşıp düşünür gibi yaptım. Bir sevgili, gavat olmayan bir abi ve bir sevgili falan. Bir de sevgili dışında bir eksiğimiz yok babacığım. "Sevgili. Onu dövmeyecek bir abi. Bir de benim sağlam bir kalbim." diyerek dudak büzdüm. Herkes gülerken Emir bu sefer kaşlarını derince çatmış bana bakıyordu. Akay'ın gülüşünün yapmacık olduğunu ise on kilometre öteden anlayabilirdim. "Kırık mı kızım senin kalbin? Hangi orospu çocuğu kırdı?" dedi. Yanındaki yastığı sıktığını görebiliyordum. Ah Emir, birde aldattığını duysan çocuğa Çin işkencesi uygularsın. Senin için Beşiktaşlı olmayan kardeşin onun için Trabzonsporlu falan oldu hatta. Neyse. Geçmiş geçmişte kaldı. "Alkım'ın sıçtığını düşünüyorum. Şahsi görüşüm." dedi Uğur. Emir, çok fazla çalıştırmadığı beynini çalıştırdığında, olayı Uğur'un da bildiğini anlamıştı. "Hayır. Benim gibi birisi olsan dövdün diye içim rahatlayacak. Ama senin bir tek anlını öpmediğin kalmıştır amına koyayım."

"Ne kadar bozuk ağzınız var ya." diye homurdandım. "Annem küçükken ağzınıza az mı acı biber sürdü? Eşek kadar heriflerin ağzına acı biber mi sürelim şimdi?" Emir bana öyle bir bakış atmıştı ki, olduğum yerde küçülüp babamın arkasına girmemek için zor durmuştum. Beni engelleyen tek şey küçülemememdi sanırım. "Geçmiş geçmişte kalmış nasılsa. Boş versenize." diyen Balım'dı. Kimin yengesi ulan!

RestcafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin