Nasıl hissettiğimi kendim bile kestiremiyordum. Günler geçmişti. Evden çıkalı bir haftaya yakın bir süre oluyordu. Kavgaların olacağının bilincindeydim. Akay bunu düşünerek beni yanına getirmişti. Son birkaç gündür normalde ağrısız geçen reglimin fazlasıyla ağrılı geçmesi yüzünden dışarı çıkmamış, okula gitmemiştim. Son sınıfa geçmeme, yaza girmemize uzun bir süre yoktu. Yaz neredeyse yaklaşırken artık kısa kollu ile gezmenin rahatlığındaydım. Akay'ın önüme bıraktığı bitki çayına uzandım ve bir yudum içtim. Yanıma oturdu. Başımı omzuna yaslarken o televizyondan izlemek için bir şeyler arıyordu.Balın da onunla beraber kalıyordu. Gün içinde ağlama seslerini oldukça duyuyordum, fakat kendi derdime o kadar düşmüştüm ki gidip ne olduğunu soramıyordum bile. Bu gün ağrım daha dinmişti, bu yüzden eve geldiği ilk an onun odasına gidip bunu soracaktım. "Emir bu gün arayıp seni sordu." diye mırıldandı Akay. Başımı onaylar bir şekilde salladım. Sabahın dokuzunda, muhtemelen işe veya Zeynep'in yanına gitmeden önce aramıştı. Bunu biliyordum çünkü zaten zar zor daldığım uykumdan uyanmam pek zor olmamıştı. "Biliyorum, duydum. Neler olup bittiğini anlattı mı?" Başını onaylar bir şekilde salladı. "Müge ablayla konuşmuyorlarmış. O da eve gelmiyormuş, Uğur'un dediğine göre o anlattığı adamın evindeymiş sanırım. Baban da bir kere arayıp senin nasıl olduğunu sormuş, onun dışında sadece uyumak için arada uğruyormuş. Bazen karşılaşıyorlarmış, laflarken atıştıklarından bahsetti."
Anladığımı belli eden bir şekilde başımı salladım. "Babam. Annemden çıkaramadığı sinirini başkalarından çıkarıyor. O an kendini tutup dışarı çıkması bile bir mucizeydi zaten." dedim. Ardından bitki çayımdan bir yudum aldım. Akay huzursuz bir nefes verdi. "Müge ablayla hep kavga ettiğinden bahsederdi Emir. Ama babanla da böyle olduğunu bilmiyordum." Kaşlarım havalandı. Başımı ona çevirdim ve hızlıca iki yana salladım. "Hayır. Babamla bir sorunum yok." diye mırıldandım. "Kişiliği böyle. Ya kendini rahatlatması ya da etraftan sinirini çıkarması gerekir. Çocukken benimle vakit geçirerek sinirini yatıştırıyordu, en azından böyle söylerdi. Şimdi çocuk değilim. O da babam..." Devamını getirmedim. Getirememiştim. Çünkü on sekiz yıldır bildiğim bir gerçeğin yalan olmasını kendi içimde zor kabul etmişken dudaklarımdan çıkması benim için çok zordu. "Balın ile annenler hala konuşmuyor mu?" dedim merakla.
Akay'ın yüzü daha da düşerken bakışlarını benden çekti. Başını onaylar bir şekilde salladı. Bunu garipsememiştim. Babamlar da henüz bilmiyordu, belki de aynı tepkiyi onlarda verecekti. Fakat iki ailenin de zamanla yumuşayacağının bilincindeydim. Ufak bir bebeğe kim öfkeli kalabilirdi ki? Annen. Yutkundum. Sonrasında kapı çaldı. Balın gelmiş olmalıydı. Günlerdir olduğu gibi tek umudum yanında herhangi birini getirmemiş olmasıydı. Akay kalkıp kapıyı açmak için yanımda ayrıldı. Önümdeki açı televizyonla beraber kaldım. Saçma bir dizi oynuyordu. Klasik televizyon dizilerindendi. Kendime doğru çektiğim dizlerimle elime kumandayı aldım. Random bir platformdan bir sitcom dizisi açtım. Gülmeyeceğimi biliyordum, en azından televizyon dizisinden daha iyidir diye düşünmüştüm.
"Hangi yüzle geldin?" Güldüm. Hayır diziye değil. Akay'ın söylediği şeye gülmüştüm. Çok düşünceli(!) aile fertlerimden birisi şu an kapıdaydı. Süper. Bu kişinin Uğur olmama ihtimali ise yoktu. Ne zaman onu dinlemek istemediğimi ve bir süre yüzünü görmek istemediğimi anlardı? Daha kaç defa telefonlarına yanıt vermemem ve mesajlarına dönmemem gerekiyordu? "Kardeşimle görüşürken sana mı soracağım? Alkım'ı göreceğim." dedi. Tahmin ettiğim gibi Uğur'du. Balın'ın odasına girdiğini gördüm. Ellerindeki poşetler, alışverişten geldiklerini anlamamı sağladı. Bebek için alışveriş yapacaklardı, bunu biliyordum. Ayaklandım ve sanki Uğur yokmuşçasına Balın'ın odasına doğru ilerledim. Kapısını tıklattım. "Gel." dediğini duyar duymaz ise içeri girmiştim. Yorgun düşmüş olsa gerek, yatakta uzanıyordu. Bir eli karnındaydı. Bakışları beni buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restcafe
Teen Fiction"Yazmaman gerektiğini düşünüyorum hala." "Ben yazmak istiyorum." dedim emin bir şekilde. Omuz silkti. "Madem öyle." Mesajlaşma uygulamasına girdiğini anlamam zor olmamıştı. Birkaç bir şey yazdı ve bana sormadan gönderdi. "Afili bir başlangıç olsun...