Başımı Akay'ın omzuna koydum. Eve gelmiştim. Fakat bu gün maç olduğunu söyleyerek akşam geri gelmişti. Zeynep de buradaydı. Üzerinde uğurlu forması vardı. Bu sayede maçın oldukça ciddi olduğunu anlamıştım. Zil çaldı. Herkes garip bir koşuşturmada olduğu için kalkıp kapıyı açan ben oldum. Delikten baktım. Fakat delik kapatılmıştı. İster istemez kaşlarım çatıldığında, Akay da yanıma gelmişti. "Açsana kapıyı güzelim." dedi yanağımı öperken. Bir nefes verdim ve bakışlarımı ona çevirdim. "Kapı deliğini kapatmış." Kapı arkasından gelen erkek öksürük sesi, onun da kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.
Deliği kontrol etti. Beni arkasına alırken kapıyı dikkatlice açtı. Kolunun altından kapının önündeki kişiyi rahatça görebilmiştim. Poyraz, Akay'a kaşları çatık bir şekilde bakarken kolunun altındaki beni gördü. Gülümsemesi yüzüne yerleşirken bende gülümsemiştim. "Güzelim?" dedi kollarını iki yana açarken. Dikkatlice aradan sıyrılıp kollarımı ona sardım. Poyraz annemler gittiğinde onlarla beraber okumak için yurt dışına çıkan çok yakın bir aile dostumuzun çocuğuydu. Bebekliğimizden beri yan yana olmuştuk. Gidince aramıza bir mesafe girmişti ve konuşmayı kesmiştik. Onu oldukça özlediğimi görünce fark etmiştim.
Sarılışıma karşılık verirken güldüğünü duymuştum. Elinde olan poşetin sesini duymuştum. Saçlarım üzerini öperken "Çok özlemişim seni." diye mırıldandı. Gülümsedim. Birbirimizden ayrıldığımızda, Akay'ın çatık kaşlarla Poyraz'ı izlediğini görmüştüm. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Poyraz, sevgilim Akay. Akay bu da Poyraz. Çocukluk arkadaşım." diye mırıldandım. Poyraz'ın uzattığı eli sıkarak gülümsedi. "Memnun oldum kardeşim." diye mırıldandı. Poyraz da ona aynı şekilde karşılık vermişti. O içeri girerken, biz Akay ile arkasında kalmıştık. Akay kapıyı kapattı. Bakışlarım ondayken, Poyraz gözden tamamen kaybolunca bana döndü. "Çok mu özlemiş seni?" dedi. İster istemez bu dediğine gülerken o daha da bozulmuştu. Ellerimi yanaklarına yerleştirdim ve onu kendime çekip dudağının üzerine bir öpücük kondurdum. "Kıskandın mı?" dedim alaycı bir tonda. Başını iki yana sallarken kolunu omzuma atarak beni kendine çekti. "Ne kıskanacağım canım? Olabilir tabii. Çok özleyen olur, az özleyen olur. Yapacak bir şey yok."
İçeri geçtiğimizde, Poyraz'ın da üzerinde de forma görmüştüm. Neredeyse herkesin üzerinde forma vardı. Ben ve Balın hariç. Miraç üzerine Fenerbahçe forması giymişti. Emir Beşiktaş forması giymişti. Kalan herkesin Galatasaray forması vardı. Balın ve benim dışımda ise yoktu. Akay'ın da Galatasaraylı olduğunu biliyordum fakat onun üstünde forma yoktu. Beraber koltuğa otururken Emir ve Uğur da Poyraz ile özlem gideriyordu. Poyraz beni görünce poşeti bana doğru uzattı. "Ne bu?" dedim merakla. Gülümsedi. Cevap vermeden açmamı beklemişti. İçinden çıkan birkaç menü ile gözlerim irileşmişti. Karnımın guruldadığını hissettim. "Maç boyunca mızmızlanmayın diye birkaç tane aldım. Aç olanlar yer." Ona göz devirsem de, içindeki menüleri çıkarıp teker teker masaya yerleştirdim. Neredeyse her önemli maçta bunu yapardık, annemler gitmeden önce de böyleydi bu. Ben asla izlemesem de, mızmızlanmamam için önüme biraz yemek koyarlardı. Onlar maç izlerken ben genel yemeğe ve telefonuma gömülürdüm.
Balın paketlerden birini alırken aynısını bende yaptım. Kendimi Akay'ın yanına atarken en sonunda Uğur içeri gelebilmişti. On beş dakikadır odasında bir şeyler arıyordu. Elindeki formayı Akay'a attı. "Emir nasıl sakladıysa, zar zor buldum amına koyayım." diye homurdandı. Akay gülerken hızlıca üzerindeki tişörtü formasıyla değiştirmişti. Bu sırada karın kasları dikkatimi çekmemiş değildi. "Tamam sessiz olun. Maç başlıyor." diyerek ekrana kilitlendi Zeynep. Ben önüme çektiğim menüyü açarken herkes maça odaklanmıştı.
Birkaç dakika sonra ekrana baktım. Beyaz formalıların Galatasaray olduğundan haberim vardı. Birde bordo mavi vardı falan bunun Trabzonspor olmadığına emindim. Eğer Trabzonspor olsaydı Tahir'in totem niyetine aptalca şeyler yapacağını biliyordum. Ayrıca zamanında öğrendiğim kadarıyla Trabzonspor da böyle oyuncular yoktu. Skor yerine baktığımda Bar yazdığını görmüştüm. Hangi takım olduğunu hala anlayamasam da, zamanla öğrenirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restcafe
Teen Fiction"Yazmaman gerektiğini düşünüyorum hala." "Ben yazmak istiyorum." dedim emin bir şekilde. Omuz silkti. "Madem öyle." Mesajlaşma uygulamasına girdiğini anlamam zor olmamıştı. Birkaç bir şey yazdı ve bana sormadan gönderdi. "Afili bir başlangıç olsun...