Ne akla hizmet yaptım bilmiyorum, bana yapılsa muhtemelen deli gibi söveceğim bir şekilde bitirdiğim bu kitaba, ikinci bir final yazıyorum sevgili okur. Sen hangisini istiyorsan, o sonu bu çifte layık gör. İyi okumalar <3---
Baş ağrım bir türlü peşimi bırakmazken, sabahtan beri sevgilimden haber alamıyor olmak canımı sıkan ufak bir ayrıntıydı sadece. Balın, Barkın'ı bana emanet etmişti. Emir, Deniz'i bana bırakmıştı. Gökhan henüz bir yaşına yeni basmış kızını da üzerine eklemiş ve benim evime bırakmıştı. Kısacası, evim ev değil son iki saattir kreşten farksızdı. Ve Akay bana tüm bu sorumluluğu yıkacak cesareti verirken, yanımda olacağını söylemişti. Şimdi ise, bir saat sonra burada olacağını söyleyip yaklaşık üç saattir telefonlarımı açmıyordu. Başına bir şey gelmiş olmasından şüphelenerek çıkmayı düşünsem de Emir beni engellemiş ve kendisi gitmişti. O şirkette olduğunu düşünüyordu. Bense son bir aydır bana karşı davranışları yüzünden benden ayrılma planlarını kafasında kurmaya başladığını.
"Hala! Deniz arabamı alıyor." Barkın'ın çığlığı bilgisayardan başımı kaldırmama sebep oldu. Ona gözlerimi belirterek baktım çünkü Asena içeride uyuyordu ve onu uyutana kadar iflahım kurumuştu. "Barkın! Hani sessiz oluyorduk halacım?" dedim azarlar bir tonda. Hızlıca ayaklanıp bilgisayar ekranımı kapattım ve yanlarına gittim. Henüz iki saatliğine üç çocuğu idare edemezken, Akay'ın hayallerini süsleyen o bebeğe nasıl bakacaktım çok merak ediyordum. "Deniz, balım neden önündekilerle oynamıyorsun?" diye mırıldandım. Oturduğum yerde onu kucağıma doğru çektim ve dizime oturttum. Barkın yeterince büyüdüğünü ve artık kucağa oturamayacağını bildiği için karşımıza oturdu. "Onun arabası daha güzel çünkü." dedi. Bahsettiği araba kendi önünde duran arabanın aynısıydı. CİDDEN AYNISIYDI! "Bunlar aynı ama." dedim çaresizce. Barkın omuzlarını düşürmüş bir şekilde Deniz'e baktı. Sonrasında ayaklandı ve kuzeninin başını öptü. "Tamam o zaman, onunla sen oyna bununla da ben oynayayım." diye mırıldandı. Diğer arabayı aldı ve olduğu yere tekrar oturdu. Deniz genişçe sırıttı. "Teşekkür ederim." diye mırıldanarak ayaklandı ve kendi oynadığı yere gitti.
Bu kadar kolay bir çözüm yaratacaksanız neden beni yerimden kaldırdınız ki?
Kapı çaldı. Hızlıca ayaklanıp kapıyı açmaya gidecektim ki Asena zilin sesine uyanarak ağlamaya başlamıştı. Bu yüzden önce dış kapıyı açıp sonra hemen karşısındaki yatak odasına girdim. Eti kopuyormuşçasına ağlayan Asena'yı kucağıma aldım ve kapıdan dışarı çıktığımda Akay ile göz göze geldim. Yeşil gözleri karşısındaki görüntü ile parıldarken, onun neye bu kadar heves ettiğini anlamak artık benim için zor değildi. Her gece duymazsam bile onun rüyasında sayıkladığı bir şeydi. O baba olmayı bu kadar isterken, aramızdaki tek engel benim korkularımdan başka bir şey değildi. Evleneli bir yılı aşmak üzereydi.
Has... "Evlilik yıldönümümüz kutlu olsun güzelim." dedi Akay. Elindeki koca çiçek buketini havaya kaldırdı. Asena bir yandan burnunu çekerken çiçeklere doğru uzanmıştı. Sonrasında çiçeği hafifçe yana çekerek konuştu. "Unuttun değil mi?" dedi hiç şaşırmamış bir şekilde. Sesimi çıkaramadım. Mahcup bir şekilde omuzlarımı düşürdüm. Unutmuştum. Altıncı ayımızı bile kutlamıştım oysa, birinci senemizi nasıl unutabilmiştim? Çiçeği kenardaki şifonyerin üzerine koydu. Akay kucağımdaki Asena'yı aldı ve içeriye, abilerinin yanına yolladı. Sonrasında kollarını belime sararak bana doğru eğildi. "Özür dilerim, çok, çok özür dilerim Akay." dedim büyük bir gerginlikle. Başımı onun göğsüne koydum ve yüzüne bakmayı reddettim. Kendimi çok kötü hissediyordum. O benim için bu kadar çabalarken, ben yıldönümümüzü unutmuş, üzerine tek tatilimiz olan hafta sonunun iki gününe de plan sıkıştırmıştım. Bu adam ben daha eş olmayı bile becerememişken birde anne olmamı bekliyordu benden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restcafe
Teen Fiction"Yazmaman gerektiğini düşünüyorum hala." "Ben yazmak istiyorum." dedim emin bir şekilde. Omuz silkti. "Madem öyle." Mesajlaşma uygulamasına girdiğini anlamam zor olmamıştı. Birkaç bir şey yazdı ve bana sormadan gönderdi. "Afili bir başlangıç olsun...