Bölüm 211: Daimi Umut

237 41 13
                                    

Işık sahte askerleri öldürerek yüksek hızla Kai'a ulaştı ve anında Kai'ın etrafından dönüp Fanu ile çarpıştı.

BOOOOMM...!!!

Büyük bir patlama ile bir patlama misali yoğun parlaklıktaki ışık da etraflarını sardı. Fanu ile ışığın çarpışmasından sonra hiçbir şey bitmemişti ama. Patlama Kai'ın alanını iyice dengesizleştirmiş ve bozulmalar meydana gelmesine sebep olmuştu. Toplar zayıflamayı bırakmış ve tüm güçleriyle üzerine doğru geliyordu.

Ve o anda ışık Fanu'dan ayrıldı ve Kai'ın önünde durdu. Hem Kai hem de Fanu için çok hızlı olan bu şey, 3 topu tek başına karşılayarak kendini fazla mı büyük görüyordu?

Ama bunun nedeni büyük görme değildi. Kibir de değildi. O ışık herşeyin farkında olarak ileri atılıyor ve 2. basamaktaki birinin ölümüne kesin karar verecek olan bu topların 3 tanesine kafa tutuyordu. Bu yapılan fedakarlıktı.

GÜÜÜMMM...!!!

Üç topun üzerine çarpması ile beraber her şey daha açık bir hal almıştı. Hareketli figür durmuş ve parçalanmış kıyafetleri gün yüzüne çıkmıştı. Kan çevreye Kai'ın gözünden bir resim tablosu gibi yayılmıştı. Kai kollarının arasına düşen adama baktı. Bedeninin çeşitli yerlerinde bulunan siyah yanık yaralarının üzeri kırmızı kanıyla boyanmıştı. Gri saçları Kai'ın üzerine düştüğünde Kai onun alnındaki keskin siyah yara izine odaklanma gereği duymuştu. Bir çok damarın ona yöneldiğini görüyordu. Bir anda içini tuhaf bir merak kapladı. Bu zamana kadar ona bu yaranın nasıl oluştuğunu bir kez bile sormamıştı. Bir kez olsun ona böylesine acı verdiği belli olan yara izini sormamıştı. Hem de yaranın şeklinin bu kadar tanıdık olmasına rağmen. Bunun nedeni neydi?

"Seth, ne yaptın?"

Fakat Seth'in dinlenmek için zamanı yoktu. Kai'ın kollarından bir ışık parçasına dönüşüp kayboldu ve sadece bir metre ötesinde baltasını bir kez daha tüm gücü ile savurmuş olan Fanu'ya kılıcını savurdu. Fanu zayıf anında Kai'ı haklayabilecek kadar hızlıydı.

TIRRRIIITT!!!

"HAAYYTT!!"

Vahşi bir kükreyiş ile beraber Seth'in kılıcı Fanu'nun baltasına saplandı. Beraberinde getirdiği ivme ile beraber baltanın yoğun maddesini kesen Seth, kulaklarında baltanın acı çığlığı gibi olan o sürtünme sesini tüm varlığıyla duyuyordu. Kulaklarını yırtmak istedi bir an olsun.

Yine de kesebilmişti. İşte karşısındaydı ikiye bölünmüş uzun balta. Fakat Seth bundan dolayı rakibini hafife almamalıydı. Ya da belki de yaralarının bunu yapmasına izin vermemeliydi.

Balta kesildikten sonra hissettiği ilk mutluluk ile beraber kolunu yoğun bir ağrı kapladı. O an sanki kolunda çatlaklar oluşuyordu. Ama bu kısmen doğruydu da. O güce rağmen Seth'in sağ kolundaki damarları parçalanıyordu. Kutsal Bedene sahip eşsiz bir figürdü o oysaki. Buna rağmen neden?

"Benim baltam lanetlidir. Ondan bir parça kopartan kişinin bir parçası kopar. Onu yok eden kişi 4. basamakta olmadığı sürece saldırıyı yapan kolunun tüm damarlarını kaybetmekten başka çaresi olmaz." dedi Fanu. Ardından Seth'in kılıç tutan zayıf kolunu yakaladı ve kılıcı onun ellerinde 2 parçaya böldü. Seth ızdırap ile yakınırken Fanu onu işe yaramaz kolundan tutup havaya kaldırmıştı.

" Sahibi olmayan kılıç zayıftır. "

Seth'in gözleri aniden şiddetle açıldı. Sol koluyla Fanu'nun kolunu tuttuğu gibi iri adamı kendine çekip tüm gücüyle burnuna kafa attı. Tek ayağının üzerine düşerken Fanu da geriye sendeledi. Burnunun olmadı gereken yerde sade gri bir ezik kalmıştı. Geri iyileşmiyordu. Kai o küçük anda bunu görmüştü. Ama dikkatini çeken başka bir şey vardı. O sırada hem Kai hem de Fanu Seth'in bacağını aynı anda gördü.

KAİ LANE: Yeni ÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin