Gökyüzündeki Belanın diğer parçaları gemiye emilirken Kai ve Zachery çoktan birbirinden ayrılmış ve küçük bir masanın etrafında oturmaya başlamıştı. İkisinin elinde de uzak doğu kültüründen küçük çay bardakları vardı. İçlerinde ise mavimsi renginde bir çay vardı. Kai bir süre bu garip renkli çaya baktı. Zachery ise onun çaydan gelen garip hissi algılamaya çalıştığını fark ettiğinde ona açıklamaya başladı. Kai'ın enerjiyi hissetme yeteneği kaybolduğu için o da bu çaya bakarken kendisi gibi hissediyor olmalıydı.
"Sedir çayı Alvar'ın hediyesiydi. Şimdilerde nerede bilmiyorum ama onunla karşılaştığımda Ölümsüz Ejderha tapınağının bölgesinde dolanıyordu. Hatta şu zamanlarda orada çıkmaya başlayan kargaşadan bile sorumlu olabilir. Bana verdiği bu çayı nereden buldu bilmiyorum ama içinde çok büyük kapasiteli bir enerji vardı. Bende onu biraz değiştirerek doğadaki enerjiyi kendi kendine özümsemesini sağladım. Algılamaya çalıştığın şey doğa enerjisi. Gelişime yeni başlamış biri bundan bir bardak içerek aşama atlayabilir. "diye konuştu Zachery. Kai başını salladı. Onunda enerjiye ihtiyacı vardı. Ve de bir kanun kavramaya. Aşamalar yoktu onun için. Sadece enerjiye ve anlayışa ihtiyacı vardı. Yakın zamanda bunun için buradan ayrılacaktı. Ölüm ve Yaşam kanunlarını algılamaya girişmeyi düşünüyordu.
Kai duyguları olmadığı için bu çaydaki enerjiyi hissedemediğini biliyordu. Duygularının olmadığını biliyordu. Buna alışmıştı artık. Bir iç çekip çaydan bir yudum aldı. İçip de tadını aldığı ilk anda ise gözleri açılmış ve bu inanılmaz rahatlatıcı tat karşısında şaşırmaktan kendini alamamıştı. Tatlıydı. Diline ve dilinden bütün bedenine yayılan bir rahatlık hissettiriyordu. Baskındı. Doğa enerjisinin baskınlığıydı bu ama Kai gibi birine yaptığı baskı sadece zevk verecek kadardı. İyi bir tat bekliyordu ama bu kadarını değil. Acı acı güldü.
"O kadar uzun zamandır güzel şeylerin tadına varamadım ki."
Kai çiftlikte olduğu dönemde bile riskten dolayı fazla güzel şeyler yemezdi. Hem Çesis'ten şüphelendiğinden hemde çiftlik dışında yiyecek bir şey bulmanın mümkün olmamasından. Şimdi böylesine hoş ve tatlı yiyecekler yiyince acı acı gülmemek elinde değildi.
Zachery de gülümsedi. Kai'ın uzun bir dönem hapis kaldığını biliyordu ve onu kurtarmaya gitmemişti. İçten içe kendini bu yüzden sorumlu hissediyordu ama Kai'ın da anlamasını istiyordu. Era Kai'ın durumu ile çok sık ilgileniyordu ve Zachery Era'nın ne zaman Kai'ın yanına gideceğini bilmeden oraya gidemezdi. Toma'nın ve Jaeron'un güvenliği için gidemezdi.
"Nasıl kurtuldun?" diye sordu Zachery. Bunun acımasızca olup olmadığını önemsemiyordu. Kai eğer bundan etkileniyorsa bu onun için bir zayıflık olurdu.
Kai elindeki çay bardağını iki parmağıyla tuttu ve yarı ciddi bir ifadeyle dışarı baktı.
"Bir çocukluk arkadaşım kurtardı. Ne de olsa tek çocukluk arkadaşlarım siz değilsiniz."dedi Kai dışarı bakarken Belanın gücü yüzünden bu bölgede uzun bir süre yağmur yağmayacağını ve kuraklık olacağını düşünüyordu. Ve gökyüzünde emilen bu farklı türdeki maddeleri izliyordu. Zachery bunları pek çok yönden kullanabilirdi.
" Nere-"
" Öldü. "
Kai Zachery'nin sormasına izin vermeden aklındaki soruyu cevaplamıştı. Seth'in ölümü hakkında daha fazla konuşmak istemiyordu. Özellikle onu tanımayan biriyle. Onun avcılar arasında bile olsa bir hain olduğunu duyan Zachery ona saygı duymazdı. Hainler saygıyı hak etmezdi. Bunu herkes bilirdi. Kai da Seth'in öldükten sonra arkasından böyle konuşulmasını istemiyordu.
Zachery de Kai'ın daha fazla konuşmak istemediğini anlamıştı. Konuyu uzatmadı ve geriye doğru yaslandı. Bir kaç metre ötede olan duvar aniden yerinden söküldü ve Zachery'nin sırtını destekleyen bir duvara dönüştü. Bir saniye içerisinde duvar bir kaç metre öteye taşınmıştı. Sanki canlı bir maddeydi. Zachery'nin mana silahıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAİ LANE: Yeni Çağ
FantasíaKai Lane serisinin 2. Kitabı Yeni Çağ sizlerle. İlk kitabı okumadan başlanması tavsiye edilmez. Devasa bir binanın - öyle ki bir pek çok saraydan daha büyüktü - içinde sayısız güçlü figür birer güvenlik görevlisi misali dolaşıyordu. Bu binanın derin...